Mahkemesi : Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:1-Sanık... hakkında verilen beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; ... Koruma Kurulu'nun 12.07.1995 tarih, 6848 sayılı kararıyla belirlenen ...Sit Alanı içerisinde yer alan,... Kurulu'nun 11.07.1981 tarih, 13091 sayılı kararıyla sınırları belirlenen ve... Koruma Bölge Kurulu'nun 17.04.2002 tarih, 13830 sayılı kararıyla ... Protokol Sınırı içerisindeki diğer taşınmazlarla birlikte korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tesciline karar verilen, ... ili, ... ilçesindeki anıt eser olan ...'nın, ... ada, ... sayılı parselde bulunan ve sanık...'in hissedarı olduğu, özel mülkiyete konu 28,50 metrekare genişliğindeki dükkanın, sanık...'in oğlu olan sanık... tarafından işletildiği, her ne kadar davaya konu tescilli dükkanda izinsiz uygulamalar yapıldığının tespiti üzerine, sanık...'in yanında, malik olan... hakkında da 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan dava açılmış ise de; sanık...'in verdiği ifadelerinde, dükkanın kendisine ait olduğunu, ancak oğlu olan ...'nın dükkanı işlettiğini ve onun ilgilendiğini, davaya konu uygulamalar ile kendisinin bir ilgisinin olmadığını beyan ettiği, sanık...'in de verdiği ifadelerinin bu yönde olduğu ve dükkanı kendisinin işlettiğini, annesi olan...'in bir ilgisinin olmadığını beyan ettiği, tüm dosya kapsamından davaya konu izinsiz uygulamaları sanık...'in yaptırdığına, eylemleri sabit olan sanık...'in eylemlerine iştirak ettiğine dair delillerin bulunmadığı ve yargılama neticesinde mahkemece beraatine karar verilmesinde bir aykırılığın olmadığı anlaşılmakla,Yapılan yargılama sonunda, sanık...'in atılı suçu işlemediğinin sabit olduğu gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin ve mahalli Cumhuriyet savcısının sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA,2-Sanık... hakkında verilen beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;.. Koruma Kurulu'nun 12.07.1995 tarih, 6848 sayılı kararıyla belirlenen ... Tarihi Sit Alanı içerisinde yer alan, ... Kurulu'nun 11.07.1981 tarih, 13091 sayılı kararıyla sınırları belirlenen ve ... Koruma Bölge Kurulu'nun 17.04.2002 tarih, 13830 sayılı kararıyla... Protokol Sınırı içerisindeki diğer taşınmazlarla birlikte korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tesciline karar verilen, .. ili, .. ilçesindeki anıt eser olan ...'nın, 2792 ada, 26 sayılı parselde bulunan, özel mülkiyete konu 28,50 metrekare genişliğindeki dükkanın, sanık... tarafından işletildiği, ... Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü görevlilerince yerinde yapılan denetim sonucu düzenlenen 13.05.2010 tarihli raporda, tescilli dükkan içinde izin alınmadan tadilat yapıldığının, duvar ve tonoz örtülü tavana asma tavan yapılmak suretiyle müdahalede bulunulduğu, aydınlatma elemanlarının asma tavana monte edildiği, ürünlerin teşhir edilmesi için ön cepheye eklenti yapıldığının tespit edildiği, bu tespitler üzerine ilgili Koruma Bölge Kurulu'nun 14.05.2010 tarih, 1577 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, davaya konu dükkanı işleten ve davaya konu uygulamaları yaptığı belirlenen sanık... hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, her ne kadar yapılan yargılama neticesinde, 11.10.2013 tarih ve 28792 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun gereğince, sit alanı ilanına veya koruma kararına ilişkin kararların ilgililerine tebliğ edilmesinin zorunlu hale getirildiği, olayda ise tebliğin bulunmadığı gerekçesi gösterilerek, sanığın 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan beraatine karar verilmiş ise de; tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının tebliğ zorunluluğunun, 11.10.2013 tarihinden itibaren yapılan tescil işlemleri için gerekli olduğu, bu tarihten önce yapılmış tescil işlemleri için tebliğ zorunluluğu bulunmayıp, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının veya koruma kararının tapu kaydına şerh verilmesinin, koruma kararının ilgililerince bilindiğinin kabul edilmesi konusunda yeterli olduğu, olayımızda ise davaya konu yerin tek yapı ölçeğindeki kültür varlığı olduğu, ancak koruma kararının 11.10.2013 tarihinden önce, 17.04.2002 tarihinde kabul edildiği, davaya konu binanın tapu kaydında, binanın korunması gerekli tescilli yapı olduğuna dair şerh bulunmuyor ve koruma kararının ilgilisine tebliğ edildiğine dair belirleme de yapılamamış ise de, sanığın davaya konu binanın tescilli bir yapı olduğunu bilmediğine dair savunmasının olmaması, Kapalıçarşı'nın gerek yurt içi, gerek yurt dışı üne sahip bir kültür varlığı olduğunun herkesçe bilinmesi karşısında, davaya konu yerin korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğunun sanık tarafından bilindiğinin kabul edilmesi gerektiği, böylece sanık hakkında kurulan beraat gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla,Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği, Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, olay yerinde sanat tarihçi ve inşaat mühendisi ile yeniden keşif icra edilerek, uygulamaların tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan uygulamaların ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu uygulamanın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, ayrıca suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle büyükşehir belediyesi veya il özel idaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, hükümden sonra, 08/10/2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun'un 65. maddesinde yapılan değişiklikler de dikkate alınarak, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, katılan vekilinin ve mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince, sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.