Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiDava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminatHüküm : 172,64 TL maddi, 400 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine. Davacı vekilinin 22.12.2010 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek 466 sayılı Kanun gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Tazminat davasının dayanağını oluşturan.... 2. Devlet Güvenlik Mahkemesinin, 2001/71 Esas - 2001/56 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak suçundan, 08.08.2001 – 19.09.2001 tarihleri arasında tutuklu kaldığı ve yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz incelemesi sonucu onanmak suretiyle 11.02.2002 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 22.12.2010 tarihinde işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun gereğince öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, dava için kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla,Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Her ne kadar haksız gözaltı ve tutuklama işleminden doğan maddi ve manevi zararın giderilmesi talebini içeren dava dilekçesinde davacı lehine dava tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmuş ise de, sonradan "ıslah" suretiyle bu hususta sözlü veya yazılı talepte bulunulması mümkün bulunduğundan ve davacı vekili tarafından bozmadan önce 21.03.2012 tarihli oturumda haksız gözaltı tarihinden itibaren faiz talebinde bulunması ve mahkemece bu talep doğrultusunda hükmolunan maddi ve manevi tazminatlar yönünden haksız gözaltı tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi,Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hükmün 1. ve 2. bendinde faize ilişkin kısımdaki “talep tarihi olan 22/12/2010” ibarelerinin hükümden çıkartılarak yerlerine “ tutuklama tarihi olan 08/08/2001” ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.