Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık, İnşaat veya yıkımla ilgili emniyet kurallarına uymama2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hüküm sanıklar müdafii; inşaat veya yıkımla ilgili emniyet kurallarına uymama suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hüküm katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanıklar hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan hükmedilen cezanın adli para cezası olması nedeniyle sanıklar müdafinin duruşmalı inceleme isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 318 ve 5271 sayılı CMK'nın 299. maddeleri gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede; 1- İnşaat veya yıkımla ilgili emniyet kurallarına uymama suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükmün incelenmesinde;Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, sanıkların cezalandırılmalarına yeter, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın, sanıkların atılı suçu işlediklerine, savunmalarının gerçek dışı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, sanıkların, inşaat veya yıkımla ilgili emniyet kurallarına uymama suçundan beraatlerine ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 2- 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükmün incelenmesine gelince; Sanıklar müdafinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanıkların aşamalardaki tutarlı savunmalarında, müteahhitlik yapan sanık ... tarafından, 24/04/1992 tarihli inşaat ruhsatına istinaden inşa edilen suça konu binanın bodrumunda biriken suyun tahliyesi için kazı yaptıklarını, kültür varlığı bulmak gibi bir amaçlarının olmadığını söyledikleri, aynı binada oturan tanıklar... ve ...'nın da, binanın bodrum katını su basması nedeniyle sanıkların gerekli çalışmayı yaptıklarını beyan ettikleri, olay yerindeki keşiften sonra inşaat bilirkişisi tarafından düzenlenen 13/03/2012 tarihli raporda, binanın bodrum katında, binayı tehlikeye sokacak şekilde kazı yapıldığının, suyun tahliye edilmesi için, birinci bodrum katta bulunan kömürlüklerin tabanının kazılmasının, bina stabilitesi açısından daha mantıklı ve tehlikesiz bir çözüm olacağının, bununla birlikte, kazıların, tarihi eser aramak için yapılıp yapılmadığının da kesinlik kazanmadığının belirtildiği;Sanıklar tarafından, sit alanı içerisinde bulunmayıp, 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında korunması gerekli nitelik taşımayan binanın ikinci bodrum katında, belediye görevlilerince düzenlenen 23/09/2011 tarihli tutanağa göre, temel betonu alt seviyesine inen yaklaşık 3 metre derinliğinde bir çukur açılarak, perde beton kırılmak ve demirler kesilmek suretiyle, bina betonarme sisteminde zarar oluşacak şekilde kazı yapıldığı, her ne kadar bahse konu kazının, savunmalarda belirtilen “su sızıntısını önleme” amacına hizmet etmeye elverişli olduğu hususunda kesin bir tespit mevcut değilse de, sanık ...'in, 1992 yılında kendisi tarafından inşa edilip, yazları oturduğu binanın bodrum katında, oğulları olan diğer sanıklar ile birlikte, bina temeline zarar verme pahasına, kültür varlıkları bulmak amacıyla kazı yaptığına dair şüpheden uzak delil bulunmadığı anlaşılmakla; atılı suçtan sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, hatalı değerlendirme ile mahkumiyetlerine hükmedilmesi,Kabule göre de;a- Sanıkların, sit alanı olmayan ve 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında korunması gerekli nitelik taşımayan yerde, kültür varlıkları bulmak amacıyla izinsiz kazı yaptıkları kabul edildiği halde, sanıklar hakkında aynı Kanunun 74/1-1. cümlesi uyarınca tayin edilecek temel cezadan, 74/1-2. cümlesine göre indirim yapılmak suretiyle hüküm tesisi gerektiği gözetilmeksizin, uygulama alanı bulunmayan 2863 sayılı Kanunun 74/2. maddesine dayanılarak karar verilmesi kanuna aykırı, b- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “30/09/2011” şeklinde gösterilmesi, İsabetsiz olup, sanıklar müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 12/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.