Tebliğname no : 12 - 2012/236531Mahkemesi : Tavşanlı Ağır Ceza MahkemesiTarihi : 20/06/2012Numarası : 2012/18 – 2012/45Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminatDavacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;Bozmaya uyularak, yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre; davalı vekilinin ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Davacı N. P. vekili Av. Ş. C.’in 20.05.2009 havale tarihli dilekçesi ile, müvekkili davacının, kasten adam öldürmek suçundan 23.10.2002 tarihinde tutuklanıp, 28.01.2003 tarihinde tahliye edildiğini, Muş Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/45 esas, 2006/213 karar sayılı kararı ile beraatine hükmedildiğini, müvekkilinin tutuklanmadan önce Nurettin köyünde çiftçilik işi ile uğraştığını, tutuklama nedeniyle maddi kaybının bulunduğunu, cezaevinde bulunduğu süre içerisinde kendisinin ve ailesinin büyük üzüntü içine girdiğini, bu nedenle çektiği acıların bir nebze hafiflemesi için 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunarak, tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği, Mahkemece yapılan inceleme sonucunda, 07.07.2010 tarih ve 2010/65 Esas - 2010/ 82 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 549,12 TL maddi ve 2.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, kararın davalı vekili ile davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 30.12.2011 tarih ve 2011/6509 Esas – 2011/10552 Karar sayılı ilamı ile; davacı vekilinin, CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen bir haftalık süre geçtikten sonra hükmü temyiz ettiği nedeniyle, aynı Kanun’un 317. maddesi uyarınca temyiz isteminin reddine, davalı vekilinin temyizine hasren yapılan incelemede ise; kesinleşmiş beraat kararının davacıya tebliğ edildiğinin dosya içeriğinden anlaşılmaması karşısında, dairece de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 23.03.2010 gün ve 2009/256 esas, 2010/57 sayılı kararı da göz önüne alınarak, davanın süresinde açılıp açılmadığı konusunda hiçbir araştırma yapmadan davanın kabulüne karar verilmesi, gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği,Mahkemece bozma kararına uyulduğu ve bozma ilamının gereği yerine getirilerek yapılan araştırmada tazminat davasının süresi içerisinde açıldığının anlaşılması karşısında, makul bir miktar maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken “davalı hazinenin ibraz ettiği ödeme belgesi ile davacının kesinleşen miktar yönünden miktarı davacıya ibra edilmesi ve davanın konusuz kalmış olması” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme aykırı olarak, BOZULMASINA, 28.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.