Mahkemesi : Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekili ve mahalli Cumhuryet savcısının sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;... Koruma Kurulunun 06/09/1995 tarih ve 7618 sayılı kararıyla sivil mimarlık örneği olarak tescilli, ... ilçesi,.. mahallesi .... mevkii, ... ada, ... parselde bulunan binada, ... Koruma Kurulu'nun 16/04/1997 tarih, 9272 sayı ve 06/01/1998 tarih, 9610 sayılı kararları ile onaylı projelerine aykırı olarak, iç planlamalarda ve kat yüksekliklerinde değişiklik yapıldığı, zemin katta kazan dairesi ve kuranglezle pencerenin kaldırıldığı, merdiven büyüklüğü ve genişliğinin değiştirildiği, 1. katta arka pencere yerinin sağdan sola alındığı, cephe kaplama tahtalarının kalınlığının değiştirildiği, 2. kattaki banyonun oda olarak kullanıldığı ve merdiven yanına yeni bir banyo eklendiğinin tespit edildiği, sanığın dava konusu taşınmazın maliki olduğu, taşınmaz üzerinde yapılması planlanan inşai uygulamalara ilişkin proje hazırlattırılıp, ilgili Koruma Kurulu'na onaylattırılması ve taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesine, korunması gerekli kültür varlığı olduğuna dair şerh konulmuş olması hususları dikkate alındığında, sanığın suça konu taşınmazın tescilli kültür varlığı olduğunu bildiği, tüm dosya kapsamı itibariyle sabit olmakla birlikte; Sanık hakkında aynı taşınmaz üzerinde gerçekleştirilen izinsiz uygulamalar hakkında aynı zamanda ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/258 esas sayılı dosyası üzerinden yargılama yapıldığı görülmekle, öncelikle, bu dosyanın getirtilip incelenerek, dava konusunun aynı olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulup, aynı olduğunun ve bu dosyanın halen derdest bulunduğunun tespit edilmesi halinde her iki dosyanın birleştirilmesi, bu dosyanın karara bağlandığının ve verilen hükmün kesinleştiğinin anlaşılması halinde ise kesin hüküm sebebiyle davanın reddine karar verilmesi, dava konusunun aynı taşınmaz üzerinde gerçekleştirilen farklı müdahalelere ilişkin olduğunun tespiti halinde ise üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tek yapı ölçeğinde tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında geri dönüşümü mümkün olmayacak derecede zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği; Bu sebeple, mahallinde üniversilerin arkeoloji veya sanat tarihi kürsülerine mensup öğretim üyesi ve inşaat mühendisinden oluşan bilirkişi heyeti ile tekrar keşif yapılıp, dava konusu uygulamalar neticesinde, kültür varlığının, tescil edilmesine esas kriterleri bünyesinde bulunduran unsurlarına geri dönüşümü mümkün olmayacak derecede zarar verilip, verilmediği hususu açıklığa kavuşturulup, bu şekilde bir zarar bulunduğunun anlaşılması halinde sanığın 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1. madesi gereğince cezalandırılması, böyle bir zararın söz konusu olmadığının anlaşılması halinde ise sonradan dava konusu taşınmaza ilişkin hazırlanan tadilat projesinin ... Koruma Kurulu'nun 26/10/2010 tarih, 4739 sayılı kararı ile onaylanmasına karar verilip, taşınmazın son halinin onaylanan bu projeye uygun olduğunun iddia edilmiş olması karşısında, kast yokluğundan sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirmelerle, yazılı şekilde hüküm tesisi, Kanuna aykırı olup, katılan vekili ve mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 11/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.