Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Taksirle yaralamaHüküm : TCK'nın 89/4, 62, 50, 53/6. maddeleri uyarınca mahkumiyet Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Sollama yasağı bulunan yolda, sanığın şerit ihlali yapması nedeniyle meydana gelen olayda, mağdurların, sanığın sollama yapması nedeniyle çarpıştıkları yolundaki beyanları, tutanak tanığı ...'in yolda mıcır bulunmadığı yolundaki beyanı nazara alındığında, sanığın, mıcır nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybettiği yönündeki savunmasının aksine sollama yasağı bulunan yolda, hatalı sollama yapması nedeniyle şerit ihlali yaptığı, bu nedenle bilinçli taksirin uygulanma koşullarının bulunduğu olayda; ...'in basit tibbi müdahale ile giderilebilecek biçimde, ...'ın ise kemik kırığı oluşur şekilde yaralandıkları, sanık ile katılan ...ve vekili arasında imzalanan protokol ile katılan ...'ın şikayetinden vazgeçtiği anlaşılmış ise de, ...'ın kemik kırığı oluşur biçimde yaralanması nazara alındığında, bilinçli taksir nedeniyle yaralanmanın şikayete bağlı bulunmadığı anlaşılmakla; tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiş, yine sanık hakkında tayin edilen cezanın bilinçli taksir nedeniyle artırılmaması, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin, şikayetten vazgeçme nedeniyle davanın düşürülmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK'nın 61/1. maddesinin (f - g) bendinde yer alan "failin kastının yoğunluğu, güttüğü amaç ve saik” gerekçelerine dayanılamayacağının gözetilmemesi, 2- Sanık hakkında tayin edilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi vsırasında kanun maddesinin eksik bir gün karşılığı miktar belirlenirken kanun maddesinin gösterilmemesi;Kanuna aykırı olup, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hükmün birinci paragrafında yer alan “kast ve” ve “failin güttüğü amaç ve saiki” ibarelerinin hükümden çıkartılması, hükmün dördüncü paragrafında yer alan "50" ibaresinin "50/1-a ve 52/2" olarak değiştirilmesi suretiyle, eleştirilen husus dışında sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.