Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılıkHüküm : Beraat 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hüküm, katılan vekili ile mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:Suçtan zarar gören Gaziantep İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün 10/09/2009 tarihli celsede katılma talebinin kabulüne karar verildiği halde, gerekçeli karar başlığında müşteki olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak değerlendirilmiştir. A-Katılan vekilinin temyiz isteminin değerlendirilmesinde; Mahkemece, yokluğunda verilen hükmün katılan vekiline 07/06/2013 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, katılan vekilinin 1412 sayılı CMUK'un 310. maddesinde öngörülen bir haftalık süre geçtikten sonra 19/06/2013 tarihinde hükmü temyiz ettiği anlaşıldığından, katılan vekilinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,B-Mahalli Cumhuriyet Savcısının temyiz isteminin incelenmesine gelince; Cumhuriyet savcılarının nezdinde görev yaptıkları Asliye Ceza Mahkemesi kararlarına karşı, 5271 sayılı CMK'nın 260/2 ve 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 310. maddesi uyarınca tefhimden itibaren bir hafta içinde kanun yollarına başvuru hakkı mevcut iken, 14.04.2011 tarihinde yürülüğe giren 6217 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3. maddesi ile 01.01.2014 tarihine kadar Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmalara Cumhuriyet Savcısının bulunmayacağı, ancak verilen hükümlere karşı kanun yollarına başvurabilmesi amacıyla dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderileceği hüküm altına alınmıştır. Bu açık yasal düzenlemeler uyarınca, Cumhuriyet Savcılarının nezdinde görev yaptıkları asliye ceza mahkemesi kararlarına karşı hükümlerin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği tarihten itibaren bir hafta içinde kanun yollarına başvuru haklarının bulunduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Bu itibarla, Nizip 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 02/02/2012 tarihli hükmün 28/02/2012 tarihinde görüldüsünü yapan Cumhuriyet Savcısının 29/02/2012 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek, tebliğnamede temyiz isteminin süreden reddini öneren görüşe iştirak edilmemiştir.Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Suç tarihinde, Nizip İlçesi, Salkım Beldesi, Kuyuderesi mevkiinde izinsiz olarak kazı yapıldığı ihbarını alan güvenlik güçlerinin olay yerine intikal ettikleri sırada iki aracın çalıştığını ve farlarının yandığını gördükleri, araçta bulunan sanıkları indirerek üzerlerinde ve araçlarda yaptıkları aramada, sanıklar ... ve ...'ın bulundukları araç içerisinde 1 adet dedektör ve aparatlarının, diğer sanıkların bulundukları araçta ise 1 adet kazma, 1 adet kürek, 1 adet balyoz, 1 adet keski, 1 çift eldiven ve iş elbiselerinin ele geçirildiği, araçlara 60-70 metre mesafede taze kazılmış 30-40 cm çapında, 20-30 cm derinliğinde 3 adet kazı çukuru bulunduğunun belirlendiği, sanıklar ..., ..., ...'ın aşamalarda alınan savunmalarında, yanlarında bulunan sanık ... ile birlikte alkol aldıklarını diğer sanıklar ... ve ...'ı tanımadıklarını, araçlarına bindikleri sırada jandarmanın geldiğini, izinsiz olarak kazı ve araştırma yapmadıklarını beyan ettikleri halde, sanık ...'nun soruşturma aşamasında alınan ifadesinde, suç tarihinde ..., ... ve ... ile birlikte Kuyuderesi Mevkiine geldiklerini ve diğer sanıklar ... ve ... ile buluştuklarını, birlikte değerli maden ve altın araştırdıklarını ifade etmesi, yine sanık ...'ın da aynı doğrultuda anlatımda bulunması, sanıkların yeni kazı çukurlarının tespit edildiği mevkiiye 60-70 metre mesafede yakalanmaları, sanıklara ait araçta ele geçirilen aletlerin sayısı ve özellikleri nazara alındığında, inkara yönelik savunmaların hayatın olağan akışına uygun ve itibar edilebilir mahiyette olmadığı, suç tarihinde birlikte kazı yaptıklarının sübuta erdiği, bu itibarla mahkemece icra edilen keşfe katılan arkeolog bilirkişi tarafından düzenlenen 26/07/2010 havale tarihli raporda, suça konu yerin sit alanı olarak tespit ve tescil edilmemiş olduğu belirtilmekle birlikte, 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı özelliği arz edip etmediği hususunda kesin bir belirlemenin bulunmaması nedeniyle, dava konusu taşınmaz üzerinde fen ve arkeolog bilirkişilerin katılımı ile yeniden keşif icra edilerek sanıklar tarafından izinsiz araştırma yapılan taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında bulunup bulunmadığı tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanarak, sanıkların eylemlerinin 2863 sayılı Kanunun 74/1-1. cümle veya 74/1-2. cümlede düzenlenen suç tiplerinden hangisine temas ettiği hususu da belirlendikten sonra mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, delillerin hatalı değerlendirilmesi ve eksik araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 28/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.