Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16756 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13488 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık ve mühür bozmaHüküm : 1-2863 sayılı Kanunun 65/b, 5237 sayılı TCK' nın 52/2, 51/1-3. maddeleri uyarınca mahkumiyet. 2-TCK'nın 203/1, 62, 52/2. maddeleri uyarınca mahkumiyet.2863 sayılı Kanuna aykırılık ve mühür bozma suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:1-Mühür bozma suçuna yönelik temyiz isteminin değerlendirilmesinde; Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK'nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL'ye kadar (2000 TL. Dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL. Dahil) para cezalarının 5320 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu, 07/02/2012 tarihinden verilen 3.000 TL'den ibaret mahkumiyet hükmüne karşı suç niteliğine ilişkin de herhangi bir temyiz istemi bulunmadığından sanığın temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,2-2863 sayılı Kanuna aykırılık suçuna yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 04.12.1998 tarih ve 3332 sayılı kararıyla 3. derece doğal sit alanı ilan edilen ...ilçesi, ... beldesi, ... 103 ada, 7 sayılı parselde bulunan ve tapu kaydında sanık adına kayıtlı olan tek katlı ve 200 m2 genişliğindeki betonarme binanın üzerine, sanık tarafından izin alınmadan ahşaptan ilave kat yapıldığı, bu durumun devriye görevi esnasında ... Jandarma Karakolu görevlilerince tespit edildiği ve sanık hakkında soruşturmaya başlanarak 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, ilgili Koruma Bölge Kurulu'nun sit kararının bölgede mutat vasıtalarla duyurusunun yapıldığı ve buna ilişkin tutanakların da dosyada bulunduğu, gerek sanık beyanlarından ve gerekse de Mernis kaydından anlaşılacağı üzere, sanığın 3. derece doğal sit alanı ilan edilen bölgede ikamet ettiği, böylece sanığın bölgenin sit alanı olduğunu bildiğinin kabul edilmesi gerektiği, böylece sanığın 3. derece doğal sit alanı içerisinde izin almadan inşai faaliyette bulunduğu ve üzerine atılı suçun sabit olduğu, 6498 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinde öngörülen yaptırım miktarında sanık lehine herhangi bir değişiklik olmadığı anlaşılmakla, Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın bir sebebe dayanmayan sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen takdiri indirim düzenlemesi sanık hakkında uygulandığı halde, kararda dayanılan kanun maddesinin gösterilmemesi,Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan hükmün ikinci paragrafına “TCK'nın 62. maddesi uyarınca” ibaresi eklenmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 08.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.