Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16493 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20022 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Ağır Ceza MahkemesiDava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hükümler, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:1-Davalı Hazine vekilinin, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2001/536 esas, 2001/1141 karar ve 2001/550 esas, 2002/468 karar sayılı beraat hükümlerine dayanılarak, davacı lehine hükmolunan tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;6100 sayılı HMK’nın geçici 3. Maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan ve 21.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. ve ek 4. maddelerindeki temyiz sınırı ve hükmolunan tazminat miktarına göre, hükmün kesin olması nedeniyle davalı Hazine vekilinin temyiz talebinin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 432. maddesi gereğince isteme uygun olarak REDDİNE, 2-Davalı Hazine vekilinin, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/699 esas, 2005/928 karar sayılı beraat hükmüne dayanılarak, davacı lehine hükmolunan tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 18. maddesi ile 07.05.1964 gün ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkındaki Kanun yürürlükten kaldırılmış, 5271 sayılı CMK'nın Yedinci Bölümünde, Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat ana başlığı altında, 141 ilâ 144. maddelerinde, tazminat isteme koşulları ve sonuçları yeniden kapsamlı bir şekilde düzenlenmiş ise de; 5320 sayılı Kanunun 6/2. maddesindeki Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ilâ 144. madde hükümlerinin 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanacağı bu tarihten önceki işlemler hakkında ise, 07.05.1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağının belirtilmiş olması karşısında, yapılan işlemden kasıt davacının tutuklandığı tarih olup bu tarih itibariyle de tazminat istemi hakkında 466 sayılı Kanun hükümleri esas alınarak karar verilmesi gerektiği ve bu kapsamda tutuklama işleminin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanunun 1. maddesinin 7. fıkrasında belirtilen "Mahkum olup da tutuklu kaldığı süre hükümlülük süresinden fazla olan veya tutuklandıktan sonra sadece para cezasına mahkum edilen kimselerin uğrayacakları her türlü zararlar, bu kanun hükümleri dairesinde Devletçe ödenir." Hükmü nazara alınarak davacı lehine sadece hükümlülük süresini aşan ve fazladan tutuklu kalınan süre üzerinden maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği ve adı geçen düzenlemedeki "tutuklandıktan sonra sadece para cezasına mahkum edilen" ifadesinden anlaşılması gerekenin ceza yargılaması sonunda doğrudan hükmedilen para cezaları olduğu, bu ifadenin sonradan adli para cezasına dönüştürülen hapis cezalarını kapsamadığı ve bu kapsamda tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında davacı (sanık) hakkında hükmolunan ve adli para cezasına dönüştürülmüş olan 4 ay hapis cezasının davacının (sanığın) tutuklu kaldığı süreden fazla olduğu ve davacı yönünden tazminat talep etme koşullarının oluşmadığı dikkate alınmadan eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı gerekçe ile tutuklama işleminin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olmayan 5271 sayılı CMK'nın 141 ve devamı maddeleri gereğince davanın kısmen kabulüne karar verilmesi, 2-Kabule göre de;a)-Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına ve tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı lehine belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması,b)-Dava dilekçelerinde ve inceleme aşamasında faiz talebinde bulunulmamasına rağmen hükmedilen maddi ve manevi tazminatlar için tutuklama tarihinden itibaren faize hükmedilmesi,İsabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.