Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1632 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 23206 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Taksirle öldürme suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 26.05.2014 tarihli ve 2014/23026 soruşturma, 2014/11514 esas, 2014/668 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 174/1-b maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanun'un 174. maddesi gereğince iadesine dair ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.05.2014 tarihli ve 2014/145 sayılı kararına yapılan itirazın reddine ilişkin ... 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.06.2014 tarihli ve 2014/476 değişik iş sayılı kararını müteakip, şüpheli hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 10.07.2014 tarihli ve 2014/37983 soruşturma, 2014/14888 esas, 2014/855 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170/3-j maddesine aykırı olduğundan bahisle anılan Kanun'un 174. maddesi gereğince iadesine dair ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.07.2014 tarihli ve 2014/181 iddianame değerlendirme sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. Dosya kapsamına göre, 29.05.2014 tarihli iddianamenin iadesine ilişkin karardan sonra alınan 07.07.2014 tarihli bilirkişi raporunda şüpheli ...'ye olayın meydana gelmesinde kusur izafe edilemeyeceğinin bildirilmesi karşısında, şüphelinin atılı suçu işlediğine dair delillerin nelerden ibaret olduğu gösterilmeden düzenlendiğinden bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170/3. maddesinde iddianamede hangi hususların gösterileceği, aynı Kanun'un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, iddianamenin iadesi sebepleri arasında kusur tespitinin yapılmamasının bulunmadığı, Cumhuriyet Savcılığı tarafından alınan bilirkişi raporunun mahkemeyi bağlamayacağı gibi, kusurun yargılama sırasında ihtiyaç duyulduğunda hakim tarafından yapılacak keşif sonucunda tesbit edilmesi gerektiği, diğer yandan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek diğer deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verileceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 21.11.2014 gün ve 70153 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.12.2014 gün ve 2014/387111 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun'un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceği düzenlenmiş olup, anılan Kanun'un 170. maddesinin ikinci fıkrasında da soruşturma evresi sonunda toplanan delillerin, suçun işlendiği hususunda kamu davası açmak üzere yeterli şüphe oluşturması durumunda, Cumhuriyet savcısının, iddianame düzenleyeceği hükme bağlanmıştır. İncelenen dosyada, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianame ile şüpheli ...'nin 28.05.2013 tarihinde işlediği taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 85/2, 53. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, delil olarak şikayetçilerin beyanları, haklarında kamu davası açılan suça sürüklenen çocuklar ..... ve ...'nin anlatımları, otopsi tutanağı, Adli Tıp Kurumu Birinci İhtisas Kurulunun 25.09.2013 tarihli raporu, olay yeri tutanakları, ... 1. Çocuk Mahkemesinin 2014/5 esas sayılı dosyası ve soruşturma dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin tek tek gösterildiği, iddianamede, olayın, “Olay tarihinde; yukarıda açık kimlikleri yazılı ... ve ...'in yanlarında arkadaşları.... ve ... ile birlikte yüzmek amacıyla, şüphelinin kullandığı tarla içerisinde bulunan ve şüpheli tarafından sulama amacıyla açılan gölete yüzmek amacıyla gittikleri, önce...'in gölete atladığı, ancak yüzme bilmediği için çırpınmaya başladığı, bunun üzerine ...'in kardeşini kurtarmak için gölete girdiği, ancak her ikisinin birlikte suda boğularak öldükleri, söz konusu arazinin ...maçlı olarak gölet oluşturulduğu, göletin etrafına herhangi bir şekilde içine girilmesini önlemek amacıyla bir engel yapılmadığı, bu suretle şüphelinin kusurlu olduğu yukarıdaki delillerden anlaşılmakla, şüphelinin kovuşturmasının yapılarak eylemine uyan yukarıda belirtilen sevk maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına talep ve iddia olunur.” biçiminde anlatıldığı ve şüphelinin eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 85/2. maddesinde tanımlanan taksirle öldürme suçunu oluşturduğunun belirtildiği, bu şekilde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170/4. maddesine uygun olarak şüpheliye isnat edilen suçu oluşturan olaylar mevcut delillerle ilişkilendirilmek suretiyle açıklandığı, dosyada mevcut delillere göre, şüphelinin atılı suçu işlediğine dair yeterli şüphenin bulunması karşısında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verme yetkisinin, kural olarak, hakim veya mahkemeye ait olduğunu belirten 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 63/1-2. maddesi hükmü de gözetildiğinde, yargılamayı yapacak mahkeme tarafından, soruşturma aşamasında toplanan deliller yeterli görülmediği takdirde, re'sen bilirkişi atanarak, şüphelinin kusur durumunun tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenebileceği, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen delillerle birlikte anılan suça ilişkin maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına yarar delillerin etraflıca araştırılıp ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, Şüpheli ... hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 10.07.2014 tarihli ve 2014/37983 soruşturma, 2014/14888 esas, 2014/855 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170/3-j maddesine aykırı olduğundan bahisle anılan Kanun'un 174. maddesi gereğince iadesine dair ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.07.2014 tarihli ve 2014/181 iddianame değerlendirme kararında isabet görülmemiş olup, Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.07.2014 tarihli ve 2014/181 iddianame değerlendirme sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.