Tebliğname no : 12 - 2014/184220Mahkemesi : Gaziosmanpaşa 4. Asliye Ceza MahkemesiTarihi : 20/03/2014Numarası : 2012/464 - 2014/362 Suç : Taksirle öldürmeTaksirle öldürme suçundan sanıkların beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, katılanın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak;16.3.2012 tarihinde ağrılarından şikayetçi olarak normal doğum için ölen annenin, daha önce de takiplerinin yapıldığı Özel Asya Tıp Merkezine 08.30 da yatırıldığı, sanıkların olaya konu tıp merkezinde kadın doğum uzmanı olarak görevli oldukları, ölen annenin hastaneye yatırıldığında, rahim ağzı açıklığı 3 cm olup ağrılarının olduğu, saat 11:30 da ağrılarının biraz daha şiddetlendiği, rahim ağzı açıklığının 5 cm olduğu, saat 14:00 da 6 santime çıktığı, bu sırada bebeğin başının pelvis giriminde olduğu, saat 16:00 da rahim ağzının tam açıldığı, anne 20 dakika ıkındırıldığı halde ıkınmayla bebeğin ilerlememesi üzerine annenin, yan yatırılarak doğumun ilerlemesine çalışıldığı, her iki sanığın kararı ile, baş pelvis uygunsuzluğu tanısı ile 16:20 de annenin sezaryene alındığı, 16:30 da doğumun gerçekleştiği, 17:30 da anne servis odasına alındığında genel durumu stabil olup sanık beyanlarına göre hemşire desteği ile bebeğin anneyi emdiği, ancak bütün bu aşamalarda ölenin eşinin ve yakınlarının beyanlarına göre annenin hiç kendine gelmediği, saat 18:00 da idrar çıkışının az olduğu, normal doğum kanamasının olduğu, 18.30 da idrar çıkışının arttığı, saat 19:30 da hemşirelerin vajinal kanamasının olduğu konusunda doktorları uyardığı, yapılan muayenede rahim yumuşak olduğundan atoni için tedbir alındığı, USG kontrolünde batında mayi tespit edilmediği, batın içinde patoloji görülmediği, 20:00 da genel durumu orta olup vajinal kanamanın azaldığı, uterusun ara ara yumuşadığı, kan transfüzyonuna başlandığı, 20:15'te tekrar kanamasının başladığı, beyanlara göre kanama 3. kez tekrarladığı için rahim alınma olasılığı ortaya çıktığından rahim alınması işlemi için tıp merkezi yetkili olmadığından sanık doktorlar tarafından sevk kararı alındığı, 20:15'te GOP ve Şafak Hastaneleri ile görüşüldüğü ancak bu hastanelerde yer bulunamadığı, bu arada 2. ünite kan transfüzyonuna başlandığı, 20:30 da genel durumu orta olup tekrar atonik vasıfta kanama başlaması üzerine volüm artırıcı ve uertoniklerin uygulandığı, annenin sevki gerektiğinden 20.35 te ambulans çağrıldığı, bu arada ambulans gelmeden 20:45 te hastaya 3. ünite kan transfüzyonuna devam edildiği, 21:00 şuur bulanık olup hastanın ara ara kanamasının devam ettiği, 21:02 de 112 ye ait ambulansın geldiği, her iki sanığın da ambulans içinde hastaya eşlik ettiği, hastanın 3. ünite kan verilir halde ambulansa bindirildiği ve ambulansın içinde kan vermeye devam edildiği, ambulansın hastayı alarak sanık doktorlar ile birlikte olay yerinden 21:34 de ayrıldığı, saat 21:48 de Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne vakayı ulaştırdığı, hastane içinde nakil esnasında arrest geliştiği, hastanın burada acil ameliyata alındığı, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde şuurunun bulanık ve kardiyak arrest olan hastaya 15 dakika canlandırma işleminin uygulandığı, ritmi dönen hastaya histerektomi yapıldığı, hastada kanama ve hematom tespit edildiği, packing uygulandığı, bu arada hastada birkaç kez daha kardiyak arrest geliştiği, ancak yapılan cpr sonucu hastanın geri döndürüldüğü, en son yapılan cpr'ye yanıt vermeyen hastanın saat 04:10 da eksitus kabul edildiği, Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu'nun raporuna göre ölümün doğum sonrası ortaya çıkan uterus atoni kanaması sonucu meydana gelmiş olduğunun anlaşıldığı;Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu'nun raporunda sanık doktorların hastayı sık muayene ederek doğumun ilerlemesini takip ettikleri, başın ilerlememesi üzerine sezaryen endikasyonu koyarak sezaryenle çocuğu doğurttukları, sonrasında gelişen kan kaybı ve tansiyonun düşmesi üzerine kan temin ederek hastaya verdikleri, durmayan kanama sonrası çevre hastanelere ve 112 yi arayarak ambulans temin ettikleri, hasta ile ambulansa binip Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesine beraber hastaneye ulaşıp ameliyatına girdikleri, bu suretle sanıkların kusursuz oldukları belirtilmiş olduğu;Dosya içerisinden; doğum sırasında baş-pelvis uyumsuzluğu bulunan annenin, doğum öncesi rutin kontrollerinin de kısmen aynı tıp merkezinde yapıldığı anlaşılmakla, öncelikle baş-pelvis uyumsuzluğunun doğum öncesi tespitinin mümkün olup olmadığı açık ve net bir biçimde tıbbi açıdan saptanarak, sanık savunmalarına göre sezaryen sonrası annenin kanaması 3. kez tekrarladığı için rahim alınma olasılığı ortaya çıktığından ve rahim alınması işlemi için tıp merkezi yetkili olmadığından sevk kararı alındığı belirtilmekle, dosya içeriğinde bulunan idari tahkikat aşamasında alındığı anlaşılan Ankara Zekai Tahir Burak Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorları tarafından düzenlenen raporda, kanama gelişen hastada acil müdahale indikasyonunun mutlaka bulunduğu, sezeryanı gerçekleştiren ekibin histerektoni yani rahim alınması ameliyatını da gerçekleştirebilmesi gerektiği düşüncesine yer verildiği belirtilmekle, sanıkların hastanın rahminin alınması olasılığı bulunduğu kanaatine varmaları akabinde görevli oldukları tıp merkezinde rahim alınması ameliyatını gerçekleştirme imkanlarının bulunup bulunmadığı, böyle bir imkanları bulunmakta ise, hastayı acilen histerektomi ameliyatına almak yerine sevkine karar vermelerinde kusurlarının olup olmadığı, hastaya yapılan endikasyonların doğru yapılıp yapılmadığı, yine dosya içeriğindeki beyanlarda, hastanın sevkini gerçekleştiren ambulans şoförü başta olmak üzere ambulans ekibinin sevkin gecikmesine yol açtıkları hususunda ciddi iddiaların bulunduğu, ancak ambulans görevlileri hakkında soruşturma aşamasında dosyaların tefrik edildiği ve onlar hakkındaki soruşturma akıbetinin dosya içeriğinden anlaşılamadığı görülmekle, ambulans görevlileri ile ilgili soruşturma akıbeti araştırılarak, tüm bu hususlar bir arada değerlendirilmek suretiyle, sanıkların yapılan müdahalelerde bir ihmallerinin bulunup bulunmadığı hususlarında gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, sanıkların olay nedeniyle tıbbi açıdan kusurlu bulunup bulunmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde tespitine ilişkin olarak önceki raporlarda irdelenecek şekilde ve sanıkların eylemi ile ölüm neticesi arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının her türlü şüpheden uzak biçimde saptanması için Adli Tıp Genel Kurulu'ndan rapor alınmasından sonra sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde sanıkların beraatine karar verilmesi,Kabule göre de;Sanık H.. S..'in vekaletnameli vekili bulunduğu ve sanık İ.. B..'ın vekili bulunmadığı halde, beraat eden sanıklardan sadece H.. S.. lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, her iki sanık yararına vekalet ücretine hükmedilmesi;Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA; 23.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.