Mahkemesi :Sulh Ceza MahkemesiSuç :Trafik güvenliğini tehlikeye sokmaHüküm :TCK'nın 179/3-2, 62, 50/1-a, 52/2. maddeleri gereğince mahkûmiyet Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Sanığın, olay günü sevk ve idaresindeki otomobille düğünden döndüğü ve soruşturma aşamasındaki ikrarıyla sabit olduğu üzere, alkollü olması nedeniyle ekip aracının ''Dur'' ikazına uymayarak kaçmaya başladığı, aracı takibe alan polis aracının, bağlantı yoluna döneceği esnada, sanığın aracıyla sıkıştırması ve yerlerin kaygan olması nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybeden kolluk görevlisinin, alt geçit köprü ayağına çarptığı,olay yerinden kaçan sanığın bir süre sonra sol aynası kırık, sağ ön ve arka lastikleri patlak bir şekilde kullandığı aracı terk ederek yaya olarak olay yerinden ayrıldığı ve bilahare görevlilerin araştırmaları sonucunda önce aracın sonra da sanığın ele geçirildiği olayda; sanık hakkında temel ceza belirlenirken suçun işlenmesindeki özellikler nazara alınarak üst sınıra yakın ceza tayini gerekirken, eksik cezaya hükmedilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma konusu yapılmamış; gerekçeli karar başlığında CMK’nın 232/2-c maddesi uyarınca suçun işlendiği zaman diliminin gösterilmemesi mahallinde tamamlanabilir eksiklik olarak kabul edilmiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, bir nedene dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;05.07.2012 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 Sayılı Kanunun 100. maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın 324/4. maddesinde eklenen “Devlete ait yargılama giderlerinin 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106 ncı maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir.” şeklindeki cümle ile yargılama giderilerinin tahsili bakımından 6183 sayılı Kanunun 106. maddesine atıfta bulunulduğu, anılan maddede “Yapılacak takip sonunda tahsili imkansız veya tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla bulunduğu anlaşılan ve 213 sayılı Kanun kapsamına giren amme alacaklarında 10 Türk Lirasına (10 Türk Lirası dahil), diğer amme alacaklarında 20 Türk Lirasına (20 Türk Lirası dahil) kadar amme alacakları, amme idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin olunabilir. Bakanlar Kurulu, bu tutarları topluca veya ayrı ayrı on katına kadar artırmaya yetkilidir” düzenlemesine yer verildiği, incelemeye konu dosyada yargılama giderlerinin 10 TL olduğu ve CMK'nın 324/4. maddesi uyarınca bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, sanıktan tahsiline karar verilmesi,Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün 2. bendinin 2. alt paragrafında yer alan “sanıktan alınarak hazineye irat kaydına” ibaresinin çıkarılarak yerine “CMK'nın 324/4. maddesi gereğince hazine üzerinde bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.