Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanun'a aykırılıkHüküm : Sanık ... hakkında beraat Sanık ... hakkında 2863 sayılı Kanun'un 67/2, 5237 sayılı TCK'nın 52, 53. maddeleri gereğince mahkûmiyet 2863 sayılı Kanun'a aykırılık suçundan sanık ...'nin beraatine, sanık ...'nın ise mahkûmiyetine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Suç tarihinde, kolluk birimlerine yapılan ihbarda, tarihi eser kaçakçılığı yapan şahısların içerisinde bulunduğu aracın geçeceğinin bildirilmesi üzerine, Aydın 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2010/335 değ.iş sayılı kararına istinaden, sanıkların içerisinde bulundukları aracın durdurulup, yapılan aramada, bir adet diadem, bu diademden kopan dokuz adet metalden stilize asma yaprağı, bir adet bilezik, bir adet cam, beş adet kolye, bir adet iğne, bir kadın heykelciği ve bir adet sikke bulunduğu, dosya kapsamında mevcut sanat tarihi konusunda uzman tarafsız bilirkişi raporunda, ele geçen parçalardan sadece sikkenin 2863 sayılı Kanun kapsamına tasnif ve tescile tabi, diğerlerinin ise imitasyon olduğunun belirtildiği anlaşılmakla; 1-Sanık ... hakkında kurulan beraate ilişkin hükmün temyiz incelemesinde, Yapılan yargılama sonunda, ele geçen parçaların sanık ...'ya ait olup, sanık ... 'nin herhangi bir ilgisinin bulunmadığı, bu kapsamda atılı suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükmün, isteme uygun olarak ONANMASINA, 2-Sanık ...'nın mahkûmiyetine ilişkin hükmün temyiz incelemesine gelince; Sanık hakkında tayin edilen temel ceza üzerinden TCK'nın 62. maddesi gereğince indirim yapılmamasında dosya kapsamı itibariyle bir isabetsizlik görülmemiş, tebliğnamede bu konuda bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanığın dosya kapsamında mevcut savunmasında, suça konu sikkeyi yaklaşık 1 yıl kadar önce toprakta bulduğuna ilişkin savunmasının aksine, ticarete konu yaptığına ilişkin dosya kapsamı itibariyle herhangi bir delil bulunmaması karşısında, atılı eylemin 2863 sayılı Kanun'un 67/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı gözetilmeksizin, aynı Kanunun 67/2 maddesi gereğince mahkûmiyetine karar verilmesi, Kabul ve uygulamaya göre de; 1-5271 sayılı CMK’nın 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesiyle değişik 231. maddesindeki “hükmün açıklanmasının geri bırakılması”na ilişkin düzenlemenin sanık hakkında uygulanıp uygulanmamasına karar verilirken, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle takdir hakkının kullanılması gerektiği gözetilmeden, savunması talimat mahkemesince alınan sanık hakkında “kişilik özellikleri, duruşmadaki hal, tutumu ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği konusunda kanaatte oluşmadığı” şeklindeki yetersiz gerekçe ile 5271 sayılı CMK’nın 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesiyle değişik 231. maddesindeki “hükmün açıklanmasının geri bırakılması”na ilişkin düzenlemenin uygulanmamasına karar verilmesi,2-5237 sayılı TCK'nın 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler esas alınarak, takdirin yerinde kullanılmasıyla alt ve üst sınır arasında uygun bir belirleme yapılması gerekirken, sanık hakkında adli para cezası belirlenmesi sırasında, ele geçen kültür varlığının niteliği ve ele geçmiş olması dikkate alındığında, hak ve nasafet kuralları ile orantılılık ilkesine aykırı olarak, teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek çok fazla ceza tayini,3-5237 sayılı TCK'nın 53/1-c maddesinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, sadece kendi alt soyu açısından koşullu salıverme süresine kadar uygulanabileceği, alt soy haricindeki kişiler yönünden ise, yoksunluğun, hapis cezasının infazına kadar devam edeceğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 25/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.