Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15380 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 27909 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuçlar : Şantaj, özel hayatın gizliliğini ihlal, cinsel taciz, (tehdit), kişilerin huzur ve sükunu bozma, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme Karar-Hükümler : Şantaj suçundan: TCK'nın 107/2. maddesi atfıyla aynı Kanun'un 107/1, 52, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan: TCK'nın 134/1-2, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet Cinsel taciz, (tehdit), kişilerin huzur ve sükunu bozma, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından: hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar Şantaj ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii ve katılan vekili, cinsel taciz, (tehdit), kişilerin huzur ve sükunu bozma ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Katılan vekili tarafından, sanık hakkındaki tehdit suçu ile ilgili olarak da karar temyiz edilmiş ise de, mahkemece, kararın gerekçesinde, tehdit suçundan hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildiği belirtilip, hüküm fıkrasında, anılan suçla ilgili bir karara yer verilmediği anlaşıldığından, bu suçla ilgili olarak, zamanaşımı süresi içinde mahkemece bir karar verilmesi mümkün görülerek, sanık hakkında şantaj ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine ve cinsel taciz, kişilerin huzur ve sükunu bozma ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karara hasren yapılan temyiz incelemesinde: A) Cinsel taciz, kişilerin huzur ve sükunu bozma ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karara yönelik katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde; Sanık hakkındaki hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar, CMK'nın 223/1. maddesinde sayılan ve duruşmayı sona erdiren hüküm niteliğindeki kararlardan olmadığı ve temyiz yeteneği bulunmadığından, katılan vekilinin temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE, B) Şantaj suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde; Sanık müdafii hükmün verildiği 17.01.2012 tarihli oturumda, mahkumiyet kararı verilmesi halinde, lehe olan yasa hükümlerinin uygulanmasını talep ettiği halde, taksitlendirme talebini de içeren bu istek hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi, hükmedilen adli para cezasının miktarı ve infazı sırasında taksitlendirmenin yapılabileceğinin anlaşılması karşısında bozma sebebi sayılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sübuta, takdiri indirim maddesinin uygulanmamasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına, katılan vekilinin ceza miktarına ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak, Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, 1 numaralı hükmün 53. maddenin uygulanmasına ilişkin 7. paragrafının hüküm fıkrasından çıkartılarak, yerine, “Sanığın kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (d), (e) bentlerindeki hakları kullanmaktan aynı Kanunun 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hakları kullanmak yönünden ise, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından aynı Kanunun 53/3. maddesi gereğince koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler bakımından TCK'nın 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi ve hüküm fıkrasındaki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, C) Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin incelenmesine gelince; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin sübuta, takdiri indirim maddesinin uygulanmamasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına ilişkin, katılan vekilinin ise yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak, Sanığın, katılanın rızası kapsamında elde ettiği özel görüntülerini, internet sitesinde yayınladığının kabul edilmesi karşısında, sanık hakkında TCK'nın 134/2-1. maddesi gereğince temel ceza belirlenip, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan aynı Kanun'un 134/2-2. maddesi gereğince hükmedilen cezada artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek, aynı Kanunun 134/1-2. maddesi gereğince hüküm kurulmak suretiyle sanığa eksik ceza tayini, Kabul ve uygulamaya göre de: 1- TCK'nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanunun 3/1. maddesi gereğince işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi, 2- Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 3- Hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un 81. maddesi ile TCK'nın 134. maddesinde değişiklik yapılmış olup, 6352 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü de nazara alınarak, TCK'nın 7/2. maddesi gereğince, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 23.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.