Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15335 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1784 - Esas Yıl 2015





Tebliğname No : 12 - 2014/223616Mahkemesi : Bakırköy (Kapatılan) 4. Sulh Ceza MahkemesiTarihi : 29/04/2014Numarası : 2013/1229-2014/580Suç : Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: A) Katılan ..... Emlak İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde; Sanık hakkında düzenlenen 01.08.2013 tarihli iddianamede; sanığın, işyerinde, işvereni olan şikayetçi Muammer ile aralarında geçen konuşmaları cep telefonuna gizlice kaydetmesinden dolayı TCK'nın 133. maddesinde düzenlenen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu işlediğinin iddia edilmiş olması karşısında, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suçtan dolayı doğrudan zarar görmediği anlaşılan şikayetçi ...... Emlak İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin davaya katılma hakkının bulunmadığı, hatalı olarak suçtan zarar gördüğünün kabulü ile davaya katılmasına karar verilmiş olmasının hükmü temyiz yetkisi vermeyeceği anlaşılmakla, katılan vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince isteme aykırı olarak REDDİNE, B) Sanık müdafiinin ve katılan M.. T.. vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesine gelince; Sanık müdafinin temyiz isteminin vekalet ücretine ilişkin olduğu tespit edilerek yapılan incelemede: Dosya kapsamına göre; katılan Muammer'e ait şirkette yaklaşık altı buçuk yıldır işçi olarak çalışmasına rağmen sigortasının yatırılmadığını, bu durumu Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbar etmesinden dolayı kendisine baskı yapılıp, şikayetini geri almasının istendiğini ve daha sonra da haklı bir neden olmadığı halde işten çıkarıldığını iddia eden sanık Selma'nın, işyerindeki çalışma süresi ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan denetim sonrası ilgili kuruma vereceği ifadeyi şirket lehine değiştirip değiştirmeyeceği ile ilgili katılan ve diğer iki şirket çalışanı ile aralarında geçen söyleşiyi, cep telefonuna gizlice kaydederek, TCK'nın 133/2. maddesinde düzenlenen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, Şikayete konu ses kaydında yer alan konuşmalar, dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanığın, yeni bir delil elde etmek amacıyla değil, kendisine haksız bir saldırıda bulunulduğu düşüncesine kapılmasının ardından ve başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken katılan ve diğer iki şirket çalışanıyla olan görüşmelerini kaydettiği anlaşıldığından, sanığın, katılanın kendisine karşı haksız bir fiil işlediğine ve kendisinin de bu fiilin mağduru olduğuna ilişkin iddiasını ispatlama ve kaybolma olasılığı bulunan delilin muhafazasını sağlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığının kabul edilemeyeceği gerekçesine dayalı olarak sanık hakkında beraat kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılama sonunda, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sübuta ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle sanığın CMK'nın 223/2-a maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerekirken, aynı Kanun'un 223/2-d maddesi gereğince beraat hükmü kurulması, kanuna aykırı, 2- Sanıkla müdafii arasındaki vekalet ilişkisini gösteren 24.10.2011 tarihli vekaletnamenin, hüküm tarihinden sonra dosyaya sunulmuş olması karşısında, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına, hazine aleyhine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13/5. maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususlarda aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hükmün ilk paragrafının, “Yapılan yargılama sonunda, sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu anlaşıldığından, CMK'nın 223/2-a maddesi gereğince sanığın beraatine,”; hükmün üçüncü paragrafının, “Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına, hazine aleyhine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13/5. maddesi gereğince, Sulh Mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen 750,00 TL maktu vekalet ücreti tayin edilmesine,” şeklinde değiştirilmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.