Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15108 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12083 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanun'a aykırılıkHüküm : Sanık ... hakkında beraat Sanık ... hakkında 2863 sayılı Kanun'un 74, 5237 sayılı TCK'nın 62, 51/1-3. madeleri gereğince mahkûmiyet, erteleme 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık ...'ın beraatine, sanık ...'ın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, katılan vekili ve sanık ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:A-Katılan vekilinin temyiz itirazları bakımından yapılan incelemede; Katılan vekilinin yokluğunda verilip 03/01/2012 tarihinde tebliğ olunan kararın 1412 sayılı CMUK'un 310. maddesi gereğince 10/01/2012 tarihine kadar temyiz edilmesi gerekirken, 12/01/2012 tarihinde temyiz edildiği, hüküm tarihi itibariyle temyiz isteminin süresinde olmaması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca katılan vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, B- Sanık ...'ın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosya kapsamında mevcut, İstanbul Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'nün 20/04/2010 tarihli yazısında, suça konu yapının bulunduğu alanın, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 12/07/1995 gün 6848 sayılı kararı ile sınırları belirlenen kentsel ve tarihi sit alanı içerisinde yer aldığının bildirilmiş olması karşısında, tebliğnamede, suça konu taşınmazın sit alanı veya 2863 sayılı kanun kapsamında korunması gerekli taşınmaz kültür vasfına haiz olup olmadığının belirlenmesi gerektiğine ilişkin 1 numaralı bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiş, yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren katılan kurum lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Traifesi uyarınca vekalet ücreti belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır. Suç tarihinde yapılan ihbar üzerine kolluk görevlileri tarafından sanığın ikamet ettiği, ... Sokak'ta bulunan iki katlı ahşap evde yapılan incelemede, zeminin kazma ve kürek vasıtasıyla yaklaşık 1,5 m. kadar kazılmış oldunun tespit edildiği, sanığın dosya kapsamında mevcut savumalarında, bahse konu yapının eskimiş olması sebebiyle olay tarihinde temelinde güçlendirme yapmak amacıyla çalışma yaptığını beyan etmiş olmasına karşın, kolluk görevlileri tarafından düzenlenen 06/08/2009 tarihli tutanak içeriğinde, sanığın, yapılan görüşmede, define bulmak amacıyla kazı yaptığına ilişkin beyanda bulunduğu hususunun belirtilmesi ile tadilat yapmak için evin temelinin 1,5 metre kadar kazılmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği, bu sebeple sanığın savunmasına itibar edilemeyeceği ve atılı eylemin tüm dosya kapsamı ile sübuta erdiği anlaşılmakla; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre sanığın, beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Sanık hakkında temel ceza belirlenirken, uygulanan kanun maddesinin açık olarak gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 232/6 maddesine muhalefet edilmesi,2-Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53/1 maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konularda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün birinci paragrafındaki, “74” ibaresinin çıkartılarak, yerine “74/1-birinci cümle” ibaresinin eklenmesi, hükmün beşinci paragrafından sonra gelmek üzere, “5237 sayılı TCK' nın 53. maddesinin 1. fıkrasının a,b,c,d,e bentlerinde belirtilen haklarından, mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, 5237 sayılı TCK'nın 53/3. maddesi uyarınca, aynı Kanunun 53/1-c maddesinde belirtilen kişisel hak yoksunluğunun, sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından uygulanmasına yer olmadığına” cümlesinin eklenmesi, hükümdeki usul ve kanuna uygun bulunan sair hususların aynen bırakılmasına karar verilmek suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.