Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15026 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22948 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Sulh Ceza MahkemesiSuç :Trafik güvenliğini tehlikeye sokmaHüküm :TCK'nın 179/3-2, 62/1, 50/1-a, 52/2-4, 50/6. maddeleri gereğince mahkûmiyet Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi nedeniyle duruşma açılarak açıklanmasına ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan Kemalpaşa Sulh Ceza Mahkemesi’nin 07/10/2008 gün, 2008/1 Esas ve 2008/327 Karar sayılı, 16/12/2008 tarihinde kesinleşmiş bulunan ilamı ile hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilip, 5 yıl denetim süresi belirlenen sanığın denetim süresi içinde işlediği kasıtlı suç nedeniyle Kemalpaşa Sulh Ceza Mahkemesi’nin 01.11.2012 tarih, 2012/803 Esas ve 2012/1467 Karar sayılı ilamı ile mahkumiyetine karar verildiği ve bu hükmün 01.11.2012 tarihinde kesinleştiği, CMK’nın 231/11. maddesi gereğince yapılan ihbar üzerine duruşma açılarak 07/10/2008 gün, 2008/1 Esas ve 2008/327 Karar sayılı hükmün açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinin 11. fıkrası uyarınca ancak, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmeyen sanık hakkında durumunun değerlendirilerek, kısmi infaz veya koşulların varlığı halinde TCK'nın 50 ve 51. maddelerinin uygulanması suretiyle yeni bir mahkumiyet hükmü kurulabileceği gözetilmeksizin, yeniden suç işleyen sanık hakkında kurulan hükümdeki adli para cezasının taksitlendirilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış; gerekçeli karar başlığında, CMK’nın 232/2-c maddesine uygun şekilde suçun işlendiği zaman diliminin gösterilmemesi, mahallinde tamamlanması mümkün yazım eklikliği olarak kabul edilmiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK'nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK'nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde karar tesis edilmesi,Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasının 6. bendinin hükümden çıkarılması suretiyle eleştirilen husus dışında sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.