Mahkemesi :Sulh Ceza MahkemesiSuç : Taksirle yaralama Hüküm : TCK'nın 89/1-2-b, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet. Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Katılanın, sanığın sahibi olduğu Roza Mobilya isimli iş yerinin asma katında mobilya baktığı sırada, asma katın korkuluk bulunmayan ancak aralarında 1 metre kadar boşluk bırakılarak kanepelerle çevrilen kısmındaki boşluktan aşağı düşmesi şeklinde meydana gelen olayda; sanık ve kolluk aşamasında beyanı alınan iş yeri çalışanı tanık Mehmet Ölçer, bahse konu asma katın satılan eşyaları depolamak için kullandıklarını ve katılana o anda başka müşterilerle ilgilenilmesi nedeniyle bir süre beklemesi söylenmesine rağmen katılanın kendilerinden habersiz yukarı çıktığı yönünde beyanda bulunmuş iseler de, olay yerinin asma kat olmasına rağmen yan kısımdaki boşlukların uygun tedbirler alınarak düşmelere mani olacak şekilde kapatılmadığı ve olay günü kolluk kuvvetlerince tutulan tutanağa göre de bu kısımda aydınlatmanın kullanılmadığı, ayrıca sanığın müşterilerin yukarı kata çıkmalarını önleyecek tedbirleri almadığı, müşterilerin gözetim altında bulundurulmasına yönelik iş yeri organizasyonunu da sağlamadığı dikkate alındığında, sanığın kusurlu olduğunun kabulünde ve katılanın yaralanmasının derecesine göre tayin olunan cezanın miktarında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamedeki bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiin, eksik inceleme yapıldığına, sanığın kusurunun bulunmadığına, dava konusu olayın iş kazası olmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanık hakkında taksirle yaralama suçundan 5237 sayılı TCK'nın 89/1. maddesi uyarınca hüküm kurulması sırasında adli para cezası tercih edilmiş olmasına rağmen hüküm fıkrasında aynı kanunun 50/1-a. maddesinin gösterilmesi suretiyle duraksamaya neden olunması, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün 4. fıkrasındaki ''50/1-a ve'' ibaresinin çıkarılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 24.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.