Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1401 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1128 - Esas Yıl 2015





Tebliğname No : 12 - 2014/204597Mahkemesi : İstanbul 13. Asliye Ceza MahkemesiTarihi : 18/04/2014Numarası : 2013/408 - 2014/126 Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:1-Sanıklar G.. A.., M.. K.., D.. Ö.., A.. Y.. ve A.. S..'ın beraatine ilişkin hükmün temyiz incelemesinde; Gayrımenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 14/03/1978 tarih, 10538 sayılı kararı ile taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli, Beyoğlu İlçesi, Şehit Muhtar Mahallesi, E... Ç... Sokak, ... ada, .. parselde bulunan taşınmazın, Anarad Higutyun Ermeni Katolik Rahibeleri Manastırı ve Mektebi Vakfı'nın yönetim kurulu üyeleri olan sanıklar tarafından 29/09/2005 ve 23/11/2010 tarihli sözleşmeler ile sanık İ.. T..'nın yönetim kurulu başkanlığını yaptığı şirkete kiralandığı, dosya kapsamında mevcut 23/11/2010 tarihli kira sözleşmesinin, 4. maddesinde, kiracının, kiralanan taşınmazın tamamını, binanın esas yapısını değiştirmemek şartıyla ve binanın projesine uygun olarak dış ve iç yapısını restore edebileceği, 6-8. maddesinde ise, kiracının, taşınmazı, resmi makamların izin vereceği amaçlarla kullanmak üzere restore edebileceğinin belirtildiği, dosya kapsamı itibariyle sanıkların dava konusu taşınmaz üzerinde gerçekleştirilen izinsiz uygulamalara ilişkin herhangi bir tasarruflarının bulunmadığı anlaşılmakla;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Yüklenen suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin sabit olması sebebiyle, sanıkların CMK'nın 223/2-b maddesi gereğince beraatleri yerine, CMK'nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatlerine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, sanıklar hakkındaki hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, birinci paragrafın, “Yüklenen suçun sanıklar G.. A.., M.. K.., D.. Ö.., A.. Y.. ve A.. S.. tarafından işlenmediğinin sabit olması sebebiyle, sanıkların CMK'nın 223/2-b maddesi gereğince beraatlerine,” şeklinde değiştirilmesi suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 2- Sanıklar İ.. T.. ve C.. K..'nun beraatine ilişkin hükmün temyiz incelemesine gelince; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Anayasa Mahkemesi'nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı; Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, Gayrımenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 14/03/1978 tarih, 10538 sayılı kararı ile taşınmaz kültür varlığı olarak tescili, Beyoğlu İlçesi, Şehit Muhtar Mahallesi, E... Ç... Sokak .... ada, ... parselde bulunan taşınmaz üzerindeki yapının, İstanbul Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 23/01/2009 tarih, 594 sayı ve 10/06/2010 tarih, 1615 sayılı kararları ile onaylanan projelerine aykırı bir kısım inşai müdahalerde bulunulduğunun tespit edildiği, dava konusu uygulamalar öncesinde, ilgili Koruma Kurulu'na proje hazırlanıp, sunulması hususu dikkate alındığında, uygulamaları gerçekleştiren şirketin yönetim kurulu başkanı olan sanık İ.. T.. ve proje mimarı C.. K..'nun, dava konusu taşınmaz üzerindeki yapının tescilli kültür varlığı olduğunu bildiklerinin tüm dosya kapsamı itibariyle sabit olduğu anlaşılmakla birlikte; Sanık C.. K..'nun, kendisinin sadece proje mimarı olup, uygulama ile ilgili sorumluluğu bulunmadığına ilişkin savunmasındaki hususlar araştırılarak, uygulamalara ilişkin herhangi bir şekilde tasarrufunun bulunduğunun anlaşılması halinde; İzinsiz müdahalede bulunulan ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının tek yapı ölçeğinde 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle, taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlıklarında geri dönüşümü mümkün olmayacak derece zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği, Bu sebeple öncelikle, mahallinde, fen bilirkişi, inşaat mühendisi ve üniversitelerin arkeoloji kürsüsüne mensup öğretim görevlisinden oluşan bilirkişi heyeti refakati ile keşif icra edilip, yapılan izinsiz uygulamaların nelerden ibaret olduğu, bu uygulamaların tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığı, yapıda geri dönüşümü mümkün olmayacak derece zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün anlaşılması durumunda, başka herhangi bir husus araştırılmaksızın sanıkların, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması,Dava konusu uygulamalar sebebiyle tescilli kültür varlıklarına geri dönüşümü mümkün olmayacak derecede zarar verilmediğinin ve taşınmazın mevcut son halinin suç tarihinden sonra İstanbul 1. Numaralı Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 05/07/2012 tarih, 142 sayılı kararı ile onaylanan projesine uygun olduğunun tespit edilmesi halinde, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 13/03/1995 tarih ve 1995/9-41-64 sayılı kararı dikkate alındığında, sanıkların üzerlerine atılı suçun manevi unsurunun oluşmayacağından, beraatlerine karar verilmesi, Tescilli kültür varlıklarına geri dönüşümü mümkün olmayacak derecede zarar verilmemekle birlikte, taşınmazın mevcut son durumunun onaylı projeye aykırı olduğunun belirlenmesi durumunda; Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/4 maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceğinden, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İl Özel İdaresi veya İlçe Belediye Başkanlığı bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, dava konusu taşınmazın, kurulan Koruma Uygulama ve Denetim Bürosunun sorumluluk alanında bulunmadığının ve yapılan uygulamaların ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olduğunun anlaşılması halinde sanıkların 65/1. maddesi uyarınca cezalandırılmaları, yapılan bu uygulamaların ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi veya ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olsa bile, suça konu taşınmazın, kurulan Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu'nun sorumluluk alanında bulunduğunun anlaşılması halinde sanıkların 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, ilgili tescil kararlarının 6498 sayılı Kanun gereğince sanıklara tebliğ ya da ilan edilmediği şeklindeki gerekçeye dayalı olarak, eksik araştırma ve hatalı değerlendirmelerle, sanıkların beraatlerine dair yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 08/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.