Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13488 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 26263 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda AlınmasıHüküm : Beraat Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanıkların beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:5187 sayılı Basın Kanununun 26. maddesinde öngörülen ve hak düşürücü olan sürenin günlük süreli yayın olan ... Gazetesinin yazı işleri müdürü sanık ... ile başyazarı sanık ... yönünden söz konusu olduğu, sanık ... bakımından eylemin Türk Ceza Kanunu'nun 132. maddesi kapsamında kaldığı ve aynı Kanun'un 73. maddesi uyarınca 6 aylık şikâyet süresine tabi olduğu belirlenerek yapılan incelemede;1- Sanıklar ... ve ... haklarında verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dosya kapsamına göre ilgili haberin yayınlandığı “...” gazetesinin günlük süreli yayınlardan olduğu, 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 26/1.maddesi gereğince günlük süreli yayınlarda işlenen suçlarda kamu davasının 2 ay içerisinde açılması gerektiği ve dava açma süresinin hak düşürücü nitelikte olduğu, sözkonusu haberin gazetenin 30.09.2010 tarihli nüshasında yayımlandığı, şikayet tarihinin 25.10.2010 olduğu, ancak işlendiği iddia olunan kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçuna ilişkin kamu davasının 31.12.2010 tarihinde açıldığı ve kovuşturma koşulunun oluşmadığı gözetildiğinde, 5187 Sayılı Basın Kanunu'nun 26 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8 maddeleri uyarınca sanıklar hakkındaki davanın düşmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesi,Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, sanıklar hakkında açılan kamu davalarının 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 26/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE, 2- Sanık ... hakkında verilen beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; İki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına çıkmayacağı yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, herhangi bir aracı vasıta olarak kullanmadan, yüz yüze gerçekleştirdikleri, ancak özel bir çaba gösterilerek duyulabilecek, aleni olmayan, söze dayalı, sesli düşünce açıklamalarının, konuşmanın tarafı olmayan kişi veya kişilerce, ilgilisinin rızası olmaksızın, elverişli bir aletle (sesli bir açıklamayı kuvvetlendirerek veya naklederek onu ses alanının dışına çıkartıp doğrudan doğruya algılanabilir hale getirmeye yarayan her türlü düzenekle) dinlenmesi veya akustik olarak tekrar dinlenebilmesi imkanını sağlayan bir aletle kaydedilmesinin TCK'nın 133/1. maddesinde; en az üç veya daha fazla kişinin, yüz yüze gerçekleştirdikleri, aleni olmayan, söze dayalı düşünce aktarımlarının, söyleşinin tarafı olan kişi veya kişilerce, ilgililerinin rızası olmaksızın, bir aletle kaydedilmesinin aynı Kanunun 133/2. maddesinde kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması başlığı altında suç olarak tanımlandığı, söyleşiden farklı olarak, iki kişi arasında da gerçekleşebilecek olan konuşmada, konuşan tarafların, aralarında geçen sözleri kaydetmesi, TCK'nın 133/1. maddesi kapsamında suç olarak tanımlanmamış olup, koşulları bulunduğu takdirde eylemin aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; elverişli bir aletle dinlenilen veya kaydedilen konuşma veya söyleşiden elde edilen bilgiler sayesinde kendi veya üçüncü kişi lehine, maddi ya da manevi yarar, yani; fayda veya avantaj sağlanması; bu bilgilerin, menfaat karşılığı olsun ya da olmasın, ilgilisi dışındaki kişi veya kişilere verilmesi ya da diğer kişilerin dolaylı olarak bilgi edinmelerinin temin edilmesinin TCK'nın 133/3. maddesinde ayrıca suç olarak tanımlandığı, hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 80. maddesi ile TCK'nın 133/3. maddesinde yapılan değişiklikle kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verilerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi eyleminin suç olarak düzenlendiği,Belirli veya belirlenebilir iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmemeleri gerektiği yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, gizliliği sağlamaya özen gösterip, elverişli araçlar (internet, telefon, telsiz, faks, mektup, telgraf, kağıt vb.) ve ortak semboller (söz, yazı, işaret vb.) aracılığıyla paylaştıkları bilgi, düşünce, duygu ve tutumlarının; özel hayata ilişkin olsun ya da olmasın, başka kişi veya kişiler tarafından, özel bir çaba gösterilerek, doğrudan veya dolaylı şekilde (zarfı açılmadan ışığa tutulan mektupta olduğu gibi), okunmak veya dinlenmek suretiyle öğrenilmesi eyleminin TCK'nın 132/1-1. cümlesinde; anlaşılabilir olsun ya da olmasın, başkalarının haberleşme içeriklerinin kaydı, yani; yazı, ses, görüntü, özel işaretler gibi ortak sembollerin, başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; ses veya görüntünün, manyetik bant üzerine, yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, kopyasının alınması, elektronik iletinin taşınabilir belleğe veya CD'ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi eyleminin TCK'nın 132/1-2. cümlesinde haberleşmenin gizliliğini ihlal başlığı altında suç olarak tanımlandığı, bu madde kapsamında yer verilmeyen kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini kaydetmesi eyleminin, koşulları bulunduğu takdirde, aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; haberleşme içeriklerinin, haberleşmenin muhatabı olan diğer kişi tarafından, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması eyleminin TCK'nın 132/3. maddesinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirileceği,Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; Gebze belediye başkanı olan müştekinin, bir iş nedeniyle makam odasında bulunan sanık ... ve tanık ...'nın yanında bir kişiyle telefon görüşmesi yaptığı sırada söz konusu telefon görüşmesinin rızası olmaksızın kayda alınarak, görüşme içeriğinin günlük süreli ... gazetesinin 30.09.2010 tarihli nüshasının ilk sayfasında “İhale pazarlığı” ana başlığı altında “Gebze Belediye Başkanı ...'in bir asfalt işi üzerindeki pazarlığı kayda takıldı. ... ihale için 65-TL muayyen TL'de ısrar ederken 55-TL'de karar kılındı” alt başlığı ile yapılan haberle birlikte yayımlandığı şeklinde gelişen olayda; müştekinin makam odasında bir kişiyle telefon aracılığıyla gerçekleşen iletişiminin kayda alınarak, haberleşme içeriğinin ifşa edilmesi nedeniyle, sanığın eyleminin sabit görülmesi halinde kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu kapsamında değil, TCK'nın 132/2. maddesinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebileceği, ancak sanığın suçu inkara yönelik savunması, tanık ...'nın, görüşmenin kendisi tarafından yanlışlıkla kayda alındığına ilişkin beyanı ile haberleşme içeriklerini gazetede yayımlayan sanık ...'ın, sanığı tanımadığı, yakınlıklarının bulunmadığı, ses kaydının kendilerine posta yoluyla ulaşmış olabileceği yönündeki beyanları karşısında, sanığa atılı suç sabit olmadığından beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, gerekçede her ne kadar suç vasfında yanılgıya düşülerek sanığın beraatine karar verilmiş ise de, gerekçesi isabetsiz olan hükmün sonucu itibariyle doğru olduğu anlaşıldığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılama sonunda yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın sübuta ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.