Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13469 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8843 - Esas Yıl 2016
Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiDava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat Hüküm : Davanın reddiDavacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Bozma ilamına uyularak yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Davacı vekilinin, müvekkili olan davacının 23.01.2004 tarihinde tutuklanarak 24.08.2005 tarihinde tahliye edildiği ve üzerine atılı suçlardan beraatine karar verildiğinden bahisle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu, davacının tutuklandığı tarih dikkate alınarak davanın 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olduğu, Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sırasında tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasının mahkumiyetine karar verilen diğer bir sanık açısından temyiz nedeniyle Yargıtay 6. Ceza Dairesinin ... sayılı esasında kayıtlı olduğunun anlaşılması üzerine ceza dava dosyası temin edilerek incelenmesinde; davacının hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 23.01.2004 tarihinde tek tutuklama müzekkeresi ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, gasp ve hırsızlık suçlarından tutuklandığı, davacının cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve gasp suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, yargılamanın Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin ... sayılı esası üzerinden yürütülerek, 24.08.2005 tarihinde davacının tahliyesine karar verildiği, yapılan yargılama sonunda 07.11.2005 tarih, ... sayılı karar ile davacının üzerine atılı cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve gasp suçlarından beraatine karar verildiği, beraat kararı üzerine davacı müdafinin davacının soruşturma kapsamında el konulan aracının davacıya iadesine karar verilmesini talep ettiği, mahkemenin 11.11.2005 tarihli ek kararıyla aracın beraat kararlarının kesinleşmesi sonrası davacıya iadesi yönünde karar verildiği, ek karara yapılan itiraz üzerine itiraz merciinin 08.12.2005 tarihli kararı ile itirazın kabulüne ve aracın davacıya iadesine karar verildiği ve 29.12.2005 tarihinde aracın davacıya iade edildiği, davacının üzerine atılı cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve gasp suçlarından verilen beraat kararlarının Cumhuriyet savcısı tarafından aleyhe temyiz edilmesi üzerine, beraat kararlarının Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 13.11.2007 tarih, ... Esas – ... Karar sayılı onama ilamıyla kesinleştiği, mahkemece davacının üzerine atılı cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak suçundan verilen beraat kararının temyiz üzerine onanmak suretiyle kesinleştiğine dair şerh düzenlendiği, gasp suçundan verilen beraat kararının ise yine onanması suretiyle kesinleşmiş olmasına karşın bozulmasına karar verildiğinden bahisle mahkemenin ... sayılı esasına kaydedilerek davacı hakkında yürütülen yargılama sonunda 03.05.2010 tarih, ... sayılı karar ile bu kez de davacı hakkında gasp suçundan daha önce verilen beraat kararının kesinleşmiş olmasına karşın tensip zaptına zuhulen tekrar yazıldığı anlaşıldığından bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi üzerine 05.07.2010 havale tarihli dilekçe ile temyiz incelemesine konu tazminat davasının açıldığı, davacı hakkında 03.05.2010 tarihinde verilen karar verilmesine yer olmadığına dair kararın davacının ceza dava dosyasındaki müdafi tarafından vekalet ücreti yönünden temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 04.06.2014 tarih, ... Esas - ... Karar sayılı ilamı ile davacı hakkındaki cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve yağma suçlarından 07.11.2005 tarihinde verilen beraat kararlarının 13.11.2007 tarihinde onanmak suretiyle kesinleştiği, diğer bir kısım sanık yönünden ise bozulduğunun anlaşılması karşısında, bozma sonrası davacı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararın 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesine göre bir hüküm olmadığı gibi hukuki değerden yoksun olup yok hükmünde olduğundan bahisle davacı müdafinin konusu bulunmayan temyiz isteğinin, CMUK’un 317. maddesi uyarınca reddine karar verildiği, bu suretle tazminat davasının 05.07.2010 tarihinde ve süresinde açıldığının anlaşılması karşısında yargılamaya devamla davacı lehine makul bir miktar maddi ve manevi tazminata hükmolunması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 19.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.