Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuçlar : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, iftira, hakaretSuç Tarihleri : 03/09/2012-20/11/2012 Hükümler : 1- Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan dolayı TCK'nın 136/1, 53/1-3. maddeleri gereğince iki kez mahkumiyet 2- İftira suçundan dolayı TCK'nın 267/1, 43/1, 269/2, 53/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyet 3- Hakaret suçundan dolayı TCK'nın 125/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 125/1, 125/4, 43/1, 53/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyet Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii, iftira ve hakaret suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: A) Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık müdafiinin temyiz isteminin incelenmesinde; Sanık ...'in, Afyonkarahisar Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı olan katılan mağdur ... hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için, Başbakanlık İletişim Merkezi'ne (BİMER'e) elektronik ortamda gönderdiği dilekçelerde, kendi ismini gizleyip, hiç tanımadığı mağdur ...'in adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası ile katılan mağdur ... adına kayıtlı GSM numarasını rastgele kullanması eylemlerinin sübut bulduğuna, sübut bulan eylemlerin verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğuna, temel cezaların asgari hadden uzaklaşılarak belirlenmesine ilişkin yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir. TCK'nın 136/1. maddesinde bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası öngörülmüş iken, anılan maddede, suç tarihlerinden sonra ve karar tarihinden önce 06.03.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 4. maddesi ile yapılan değişiklikle ceza miktarının iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası olarak belirlenlenmiş olması karşısında, TCK'nın 7/2. maddesi gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun kararın gerekçesine yansıtılması suretiyle hükümler kurulması gerektiği gözetilmemiş ise de, asgari hadden uzaklaşılarak tayin edildiği açıklanan temel cezaların 1 yıl 3 ay hapis cezası olarak belirlenmesi nedeniyle yerel mahkemece suç tarihlerindeki lehe düzenleme uyarınca uygulama yapıldığı ve 6526 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile yapılan değişikliğin sanık aleyhine sonuç doğuracağı açıkça anlaşıldığından, bu husus bozma nedeni olarak kabul edilmemiştir. Sanığın birbirine yakın zaman dilimi içerisinde ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında gönderdiği 03.09.2012 ve 01.11.2012 başvuru tarihli iki ayrı dilekçede mağdur ...'in kişisel veri niteliğindeki adı, soyadı ve T.C. kimlik numarasına yer vermesi nedeniyle zincirleme suç koşullarının oluştuğu ve mağdur ...'e yönelik verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan dolayı hükmedilen temel cezada TCK'nın 43/1. maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle sanığa eksik ceza tayin edilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından, bozma sebebi sayılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin suçun manevi unsurunun oluşmadığına, TCK'nın 44/1. maddesindeki fikri içtima hükmü gözetilmeden verilen kararın isabetsiz olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, eleştiri dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA, B) İftira ve hakaret suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesine gelince; İncelenen dosyada; mağdur ...'in adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası ile katılan mağdur ... adına kayıtlı GSM numarası kullanılarak BİMER'e elektronik ortamda gönderilen 03.09.2012, 01.11.2012 ve 20.11.2012 başvuru tarihli dilekçelerle Afyonkarahisar Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı olan katılan mağdur ...'in vakfa ait yemekhanede yapılan nişan, düğün, toplantı ve etkinliklerden alınan paralarla ilgili makbuz düzenlemeyip, vakfın gelirlerini kendi istekleri doğrultusunda harcayarak haksız kazanç elde ettiğine, hırsız, ırz düşmanı ve sarhoş birisi olup çocuğu yaşındaki kızları taciz ettiğine dair ihbarda bulunulmasının ardından dilekçelerin Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğüne ulaştırıldığı ve görevlendirilen başmüfettiş tarafından hazırlanan denetim raporunda; vakıf tarafından önceki dönem denetimde getirilen tenkit ve tenbihatlara uyulduğu, vakfın gayesi doğrultusunda çalışmalarını yürütmeye devam ettiği, tedavülden kaldırılan ayni bağış makbuzlarının kullanımına son verilerek Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğünden yeni tür makbuzların alınması yönünde yönetim kurulunun uyarılması, vakfa gelen her türlü yardımın miktarına bakılmaksızın kayıt altına alınıp, düzenlenecek belgenin bir suretinin bağışçıya verilmesi, aksi halde yasal sorumluluk doğacağının bilinmesi, ihbarda yer verilen yüz kızartıcı fiiller hakkında gereğinin takdir ve ifası için raporun ilgili bölümlerinin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi sonuç ve kanaatine varılmasını müteakip, Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan adli soruşturma kapsamında, 20.11.2012 başvuru tarihli dilekçenin, sanık ...'in abonesi olduğu telefona bağlı IP adresinden gönderildiğinin belirlenmesi ve sanığın da, gerek Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde gerek duruşmadaki sorgu ve savunmasında vakıf başkanı olan katılan mağdur ... ile aralarında mevcut olan husumetten dolayı hiç tanımadığı mağdur ...'in kimlik bilgileri ve T.C. kimlik numarası ile katılan mağdur ... adına kayıtlı GSM numarasını rastgele kullanarak ihbarda bulunduğunu, Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce görevlendirilen başmüfettiş tarafından tanık olarak alınan beyanında gerçeği söylemediğini ve pişman olduğunu söylediği anlaşılmakla, Sanığın, elektronik ortamda BİMER'e gönderdiği 03.09.2012, 01.11.2012 ve 20.11.2012 başvuru tarihli dilekçelerle hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için, katılan mağdur ...'in vakfa ait yemekhanede yapılan nişan, düğün, toplantı ve etkinliklerden alınan paralarla ilgili makbuz düzenlemeyip, vakfın gelirlerini kendi istekleri doğrultusunda harcayarak haksız kazanç elde ettiğine, hırsız, ırz düşmanı ve sarhoş birisi olup çocuğu yaşındaki kızları taciz ettiğine dair asılsız isnatlarda bulunarak, onur, şeref ve saygınlığını rencide etmesi eylemlerinin sübut bulduğuna, sübut bulan eylemlerin iftira suçunu ve dilekçelerin gördüğü işlemler karşısında “en az üç kişi ile ihtilat” ögesinin gerçekleşmesi nedeniyle gıyapta hakaret suçunu oluşturduğuna, temel cezaların asgari hadden uzaklaşılarak belirlenmesine, iftira suçu açısından, sanığın, ihbara konu olaylarla ilgili katılan ... ve onun başkanlığını yaptığı vakıf hakkında Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce yapılan teftiş tamamlanıp, kovuşturma başlamadan önce etkin pişmanlık göstererek iftirasından dönmesi nedeniyle TCK'nın 269/2. maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasına, hakaret suçu açısından, sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında gönderdiği üç ayrı dilekçe ile katılan ...'e karşı aynı suçu birden fazla defa işlemesi nedeniyle TCK'nın 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükmünün uygulanmasına ilişkin yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin TCK'nın 44/1. maddesindeki fikri içtima hükmü gözetilmeden verilen kararın isabetsiz olduğuna, katılan vekilinin temel cezaların asgari hadden daha fazla uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmediğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Sanığın elektronik ortamda BİMER'e gönderdiği 03.09.2012 başvuru tarihli dilekçeden sonra gönderdiği 01.11.2012 ve 20.11.2012 başvuru tarihli dilekçelerin aynı konuya ilişkin ve ilk iddia hakkındaki işlemlerin akıbetini sorma niteliğinde olup yeni bir iddia ve isnat içermediğinden, sanığın eyleminin tek bir iftira suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanarak fazla ceza tayini, 2- Sanığa iftira suçundan TCK'nın 267/1, 43/1. maddeleri gereğince belirlenen 2 yıl 6 ay hapis cezasından, aynı Kanun'un 269/2. maddesi gereğince ¾ oranında indirim yapılması sonucunda, 7 ay 15 gün hapis cezası hükmetmek yerine, hesap hatasından dolayı 9 ay 15 gün hapis cezasına hükmolunarak, fazla ceza tayini, 3- Sanığın, hakaret eylemlerini elektronik ortamda BİMER'e gönderdiği 03.09.2012, 01.11.2012 ve 20.11.2012 başvuru tarihli dilekçelerle ve belirsiz sayıdaki birden fazla kişinin algılamasına elverişli biçimde işlememesi karşısında, aleniyetin gerçekleşmediği gözetilmeden ve aleniyet öğesinin ne suretle oluştuğu tartışılıp açıklanmadan, hakaret suçundan dolayı hükmedilen cezada TCK'nın 125/4. maddesi gereğince artırım yapılarak sanığa fazla ceza tayini, 4- Sanık müdafii kararın tefhim edildiği 26.06.2014 tarihli duruşmada, mahkumiyet kararı verilmesi halinde, lehe olan yasa hükümlerinin uygulanmasını talep ettiği halde, iftira suçundan hükmedilen kısa süreli hapis cezasının TCK'nın 50. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen adli para cezasına veya seçenek tedbirlere ve hakaret suçundan hükmedilen kısa süreli hapis cezasının TCK'nın 50. maddesinin 1. fıkrasının (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde düzenlenen seçenek tedbirlere çevrilmesi talebini de kapsayan bu istek hakkında bir karar verilmemesi, kanuna aykırı, 5- Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 14.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.