Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13355 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9332 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :Sulh Ceza HâkimliğiKarar Tarihi : 06/07/20155411 sayılı Bankacılık Kanunu'na aykırı davranmak suçundan şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 26.05.2014 tarihli ve 2012/14410 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii ... 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 06.07.2015 tarihli ve 2015/1711 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. ... Cumhuriyet Başsavcılığınca, şüpheli ...'in şikayetçi ...'e ait banka hesap hareketleri bilgisini edinip kullanması eyleminin suç olarak tanımlanmamış olması nedeni ile diğer şüpheli ...'nın ise banka müdürü olması ve ayrıca hesap hareketi ekstresini düzenleyip bir başkasına verdiğine dair herhangi bir delil elde edilemediğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, dosya kapsamına göre, şikayetçi İmran Güneş'in şüpheli ...'e ait ...Tic. Ltd. Şirketinde 2011 yılı itibari ile işçi olarak çalıştığı, ...'in şirket yetkilisi sıfatı ile 22.08.2011 tarihinde vekili Avukat ... vasıtasıyla ... Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde ... hakkında güveni kötüye kullanma, hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarını işlediğinden bahisle suç duyurusunda bulunduğu, dilekçe ekinde ...'e ait şahsi hesaba ilişkin hesap hareketliliklerini gösterir belgenin delil olarak ibraz edildiği, ... Bankası'nın 11.06.2012 tarihli ve bila sayılı yazısı ile ...'e ait hesap hareketinin, telefonla yapılan talep üzerine çalıştığı işyerine fakslandığının belirtildiği, şikayetçi ...'ün banka hesap hareketlerinin kişisel veri niteliğinde bulunduğu nazara alındığında, şüpheliler ... ve ... haklarında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 136. maddesinde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu yönünden delillerin kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu ve bu delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 05.04.2016 gün ve 94660652-105-35-517-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.04.2016 gün ve 2016/150804 sayılı tebliğnamesi ve Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 20.06.2016 tarihli, 2016/11292 esas, 2016/8545 karar sayılı görevsizlik kararı ile daireye ihbar ve soruşturma evrakı tevdi kılınmakla;Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi, TCK'nın 136/1. maddesinde “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlığı altında suç olarak tanımlanmış olup, eylemin; kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle gerçekleşmesi hali, aynı Kanun'un 137. maddesinde cezada artırım nedeni olarak öngörülmüştür.Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA'sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir. Herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler de, yasal anlamda “kişisel veri” olarak kabul edilmekte ise de, anılan maddenin uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi olumsuz sonuçların doğmaması için, maddenin uygulamasında, somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, olayda herhangi bir hukuk dalı tarafından kabul edilebilecek bir hukuka uygunluk nedeni veya bu kapsamda nazara alınabilecek bir hususun bulunup bulunmadığının saptanması ve sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da ayrıca tespit edilmesi gerekir.TCK'nın 136/1. maddesinin, “Bu madde hükmü ile hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun veya olmasın, kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek, yaymak veya ele geçirmek, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.” şeklindeki gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, kişisel verilerin, “verildiği”, “yayıldığı” veya “ele geçirildiği”nin kabul edilebilmesi için, kişisel verilerin kaydedilmiş halde bulunması, kaydedilmiş haliyle başkalarına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi gerekir. Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada, şikayetçi ...'ün kendisine ait kişisel veri niteliğindeki banka hesap hareketlerine ilişkin dökümün bilgisi dışında şüpheli ...'e verildiğini ve şüpheli ... tarafından da rızası dışında delil olarak kullanıldığını iddia etmesine, şüpheli ...'in ...Tic. Ltd. Şirketi yetkilisi sıfatı ile şikayetçi ... hakkında güveni kötüye kullanma, hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarını işlediğinden bahisle vekili aracılığıyla ... Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunduğu esnada dilekçe ekinde şikayetçiye ait şahsi hesaba ilişkin hesap hareketliliklerini gösterir belgenin delil olarak ibraz edilmesine, şikayetçiye ait hesap hareketinin telefonla yapılan talep üzerine düzenlenip şüpheli ...'nın müdür olarak görev yaptığı şube tarafından şikayetçinin sistemde kayıtlı olan çalıştığı firmaya ait faks numarasına gönderildiğinin ... Bankası ...Şubesi'nin 11.06.2012 tarihli cevabi yazısı ile bildirilmesine göre, şüpheliler ... ve ... haklarında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 136/1. maddesinde tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan soruşturma yapılması için yeterli delil bulunduğu, anılan suça ilişkin delillerin etraflıca araştırılıp şüphelilerin hukuki durumlarının bu suça göre takdir ve tayin edilmesi gerektiği anlaşılmakla, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 26.05.2014 tarihli ve 2012/14410 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine ilişkin mercii ... 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 06.07.2015 tarihli ve 2015/1711 değişik iş sayılı kararında isabet görülmemiş olup,Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 26.05.2014 tarihli ve 2012/14410 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii ... 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 06.07.2015 tarihli ve 2015/1711 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.