Mahkemesi :Sulh Ceza MahkemesiSuç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokmaHüküm : CMK'nın 231/11. maddesi gereğince açıklanan TCK'nın 179/3-2, 62/1, 50/1-a,6; 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyetTrafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda, Türk Ceza Kanunu'nun 179. maddesinin 3. fıkrası yollaması ile 2. fıkrası gereğince 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca 5 yıllık denetim süresine tâbi tutulmasına dair Ödemiş 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/4/2011 tarihli ve 2011/75-425 E.-K sayılı, itiraz edilmeksizin 20/5/2011 tarihinde kesinleşen kararını müteakip sanık hakkında, deneme süresi içerisinde 24/6/2012 tarihinde yeniden trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu nedeniyle, Kiraz Sulh Ceza Mahkemesinin 14/11/2012 tarihli ve 2012/257-341 E-K sayılı, 27/12/2012 tarihinde kesinleşen ilamı ile 1000 TL adli para cezasına hükmedilmesi ve mahkemeye ihbarı üzerine, hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına dair Ödemiş 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/05/2013 tarihli 285-874 E-K sayılı kararını kapsayan dosya incelendi ; 5271 sayılı Kanununun 231. maddesinin 11. fıkrasında, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde mahkemece hükmün açıklanacağı belirtilmiş olup, bu iki halin gerçekleştiğinin saptanması durumunda, mahkemece yapılacak işlem, önceden verilen ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu olması nedeniyle hukuki varlık kazanmayan hükmün açıklanmasından ibarettir. Bu iki şarttan birine aykırılık nedeniyle hükmün açıklanması halinde mahkemece, uygulanmasında yasal zorunluluk bulunduğu halde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi nedeniyle uygulanamayan yasal hükümler hariç olmak üzere önceki hükümde bir değişiklik yapılamayacağından, yeniden kurulan hüküm de önceden verilen hükmün infazını sağlamaya yönelik olup; yeniden hüküm verilmesi ise yalnızca sanığın “kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirememesi" halinde mümkündür. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Ödemiş 1. Sulh Ceza Mahkemesince, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 179/3 yolu ile 179/2. maddeleri gereğince 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca 5 yıllık denetim süresine tâbi tutulmasına karar verilmiş, sanığın denetim süresi içinde 24/6/2012 tarihinde işlediği trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu ndan 14/11/2012 tarihinde Kiraz Sulh Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesiyle, mahkemesine hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının değerlendirilmesi için yapılan ihbar üzerine, dosya yeniden ele alınarak önceki hüküm açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 179/3 yollaması ile 179/2, 62/1, 50/1-a,6; 52/2-4. maddeleri gereğince 4.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK'nın 50/6. maddesinde bulunan "yaptırımın" ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile "tedbirin" olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının "a" bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK'nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet Savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsiline sadece TCK'nın 52/4. maddesi gereğince karar verilebileceği hususları dikkate alınmadan, infazı kısıtlar biçimde karar tesis edilmesi,Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının 6. bendinin 4. satırında yer alan, "ödenmeyen kısma karşılık gelen adli para cezasının TCK'nın 50/6. maddesi uyarınca hapis cezası olarak tamamen infaz edileceğinin" ibarelerinin çıkarılması ile yerine "ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin" ibarelerinin yazılması suretiyle, eleştirilen husus dışında sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.