Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13100 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21722 - Esas Yıl 2014





Tebliğname no : 12 - 2014/136542Mahkemesi : Mersin 11. Asliye Ceza MahkemesiTarihi : 17/12/2013Numarası : 2013/155 - 2013/911Suç : Taksirle öldürme Taksirle öldürme suçundan sanıkların mahkumiyetline ilişkin hüküm, sanıklar müdafiileri ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1-Sanık A.. D.. hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Sanık A.. D... M.. G.. İş Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı ve işveren vekili, sanık Ö.. M..’in söz konusu iş merkezinde, iş merkezi yönetimi ile yaptığı hizmet sözleşmesi gereği “yüksek gerilim tesisleri işletme sorumlusu” olduğu, ölenin aynı iş merkezinde elektrik teknisyeni olarak çalıştığı ve olay günü elektriklerin kesilmesi ve jeneratörün devreye girmemesi nedeni ile ölenin yüksek gerilim tesisinin bulunduğu, kilitli jeneratör transfer odasına girdiği ve yüksek gerilime kapılarak öldüğü olayda; Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’nin 60.maddesine göre “…kuvvetli akım tesislerinde yüksek gerilim altında ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca yetkilendirilmiş olan kurum ve kuruluşlar tarafından bu amaçla açılmış olan eğitim kurslarını bitirerek "Kuvvetli Akım Tesisleri'nde Yüksek Gerilim Altında Çalışma İzin Belgesi” alan elektrik ile ilgili fen adamları ya da bir mühendisin sorumluluğu ve gözetimi altında olmak üzere öteki görevliler çalışma yapabilir. Yeterli elektrik bilgisi olmayan kimseler yardımcı olarak çalıştırılacaksa bunlara önceden ilgili kuruluşlar tarafından hazırlanan gerekli yönergeler verilecek ve açıklamalar yapılacaktır…..” hükmüne yer verildiği, ölenin yüksek gerilim altında çalışma izin belgesinin bulunmadığı, çalışma izin belgesi ve yetkisi olmadığı halde, yüksek gerilim tesisinin anahtarının ölene verilmiş olması nedeni ile tali kusurlu olan sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakla,Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin sanığın kusuru bulunmadığına, katılan vekilinin sanığın tam kusurlu olduğuna ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanık hakkında hükmedilen 1 yıl 8 ay hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi sırasında tam gün sayısının belirtilmemesi ve hükmedilen hapis cezasının TCK'nın 50/4-1a, 52/2. maddeleri uyarınca adli para cezasına çevrilmesi yerine, sadece TCK'nın 50, 52/2 maddesine göre çevrilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 232/6. ve TCK'nın 52/3 maddelerine aykırı davranılması, sanık hakkında TCK'nın 52/4. maddesi gereğince, taksitlerden birinin ödenmemesi halinde, geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin bildirilmesinden sonra, infaz aşamasında dikkate alınması gereken 5275 sayılı Kanun'un 106/3. maddesi uyarınca ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, maddenin verdiği yetkiye istinaden; hükmün 2.paragrafındaki, “5237 sayılı yasanın 50 ve 52. maddelerine göre” ibaresinin çıkarılarak "TCK'nın 50/4-1a, 52/2. maddeleri gereğince 605 gün ADLİ PARA CEZASINA ÇEVRİLMESİNE" ibaresinin ilave edilmesi, aynı paragrafın son cümlesinin hükümden çıkartılarak yerine “taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi hâlinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa ihtarına “ ibarelerinin ilave edilmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 2-Sanık Ö.. M.. hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Sanık müdafiinin ve katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Elektrik mühendisi olan sanığın, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği çerçevesinde “yüksek gerilim tesisleri işletme sorumlusu” olarak Metropol gökdelen iş merkezinde hizmet sözleşmesi ile görev yaptığı, işletme sorumlusunun yükümlülüklerinin taraflar arasında imzalanan “yüksek gerilim tesisleri işletme sorumluluğu hizmet sözleşmesi” ile belirlendiği, sözleşmenin 2-g maddesinde “ işletmede gerekli manevraların işletme sorumlusu tarafından yapılmasının esas olduğu, ancak işletme sorumlusu bu manevraların bir kısmını veya tamamını, sorumluluğu kendisine ait olmak üzere yetkili bir işletme personeline yaptırabileceği, talimatlar dışında yapılan manevralardan doğacak kazalardan işletme sorumlusu sorumlu değildir” hükmüne yer verildiği, olaydan önce olaya neden olan arıza ile ilgili iş merkezi yönetimine ve elektrik mühendisi sanığa haber verilmediği, olayın meydana gelmemesi için sanık tarafından alınabilecek bir önlem bulunmadığı ve kusursuz olan sanığın beraatine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeksizin, hatalı değerlendirme ile mahkumiyetine dair hüküm tesisi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 10.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.