Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13068 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10720 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiDava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat Hüküm : 2.781,64 TL maddi ve 7.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesineDavacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp değerlendirildiğinde, hükmedilen manevi tazminatın hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir miktar olduğunun anlaşılması nedeniyle tebliğnamedeki bu hususa ilişkin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Bozma ilamına uyularak yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekili ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;03.06.2016 tarihli karar duruşmasında, duruşma tutanağının başlığında ve imza kısmında 153227 sicil numaralı hakim Mehmet Naim Erçelik'in mahkeme heyetine üye olarak katıldığı belirtilmiş olmasına karşın, gerekçeli kararın başlığında ve imza kısmında 153072 sicil numaralı hakim Mustafa Bakır'ın mahkeme heyetine üye olarak katıldığının belirtilmesi ve gerekçeli kararın da anılan hakim tarafından Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden elektronik imza (e-imza) ile imzalanmış olması,Kabule göre de;1- Yasal faizin tutuklama tarihinden itibaren talep edildiği dikkate alınmadan, kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına dava tarihinden itibaren yasal faize hükmolunması,2- Gerekçeli karar başlığında, ''dava'' yerine ''suç'', ''dava tarihi'' yerine, ''suç tarihi/saati'' yazılması ile ''suç yeri'' ibaresine yer verilmesi, Kanuna aykırı olup, davalı vekili ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 28.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.