Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Haberleşmenin gizliliğini ihlal Hüküm : TCK'nın 132/2, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; TCK'nın 132. maddesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun, aynı Kanun'un 139/1. maddesi uyarınca soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi olup, mağdurun, karar tarihinden sonra hüküm mahkemesine sunduğu 05.06.2015 hakim havale tarihli ve ekine nüfus cüzdanı fotokopisinin eklendiği kimlik tespiti içeren dilekçesinde sanığa yönelik şikayetinden vazgeçtiğini beyan etmesi, sanık müdafiinin 11.06.2015 hakim havale tarihli ayrıntılı temyiz dilekçesinde vazgeçme nedeniyle kararın bozulmasını ve davanın düşmesini talep etmesi, dosya kapsamı itibariyle CMK'nın 223/9. maddesi kapsamında derhal beraat kararı verilmesini gerektiren haller de bulunmaması karşısında, kovuşturmada şikayet koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle sanık hakkındaki davanın düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; sanık hakkındaki davanın TCK'nın 132, 139/1, 73/4, 73/6 ve CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE, 23.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.