Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiDava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat Hüküm : Maddi tazminat talebinin reddine, 4.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesineDavacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekili ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Tazminat davasına dayanak teşkil eden ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/494 Esas – 2007/238 Karar sayılı ceza dava dosyasında davacı (sanık) hakkında yapılan yargılama sonucunda verilen hükmün, temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 19.09.2013 tarih, 2012/22164 Esas, 2013/13312 Karar sayılı ilamı ile davacı (sanık) hakkında atılı suçtan açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, 466 sayılı Kanun’un 1. maddesinde tazminat davası açmak için aranan şartların gerçekleşmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi, 1-Tutuklandığı tarihte emekli olan davacının maddi zararını vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamadığı nazara alınıp, davacının vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden kesinti yapmadan hesaplanacak miktarın maddi tazminat olarak verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kabule göre de;2-Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, davalı vekili ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 14.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.