Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Taksirle öldürmeHüküm : CMK'nın 223/2-c maddesi uyarınca beraatTaksirle öldürme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:Mahkemenin 12.05.2014 tarih ... esas – ... karar sayılı kararının Dairemiz tarafından incelenmesi sonucu Dairemizin 17.09.2015 tarih ve ... esas, ... karar sayılı ilamı ile “1943 doğumlu ölen ...'ın 24.08.2006 tarihinde saat:21.00 civarında karın ağrısı şikayetiyle Tokat Dr. ....Devlet Hastanesi Acil Servisine geldiği, acil serviste görevli sanık ... tarafından görüldüğü, yapılan tetkikler sonucu renal kolik teşhisi konulduğu, dikloron yapıldığı ve Üroloji polikliniğine başvurması önerilerek eve gönderildiği, saat:23.00 civarı ...'ın ağrı şikayetiyle geldiği, yapılan tetkiklerde idrarda mikroskopik hematüri olduğu, batın muayenesinin normal olarak değerlendirildiği, şeftim takılıp ilaç verildiği, hastanede bu saatlerde USG yapılamadığı, 1 saat sonra eve giden hastanın tekrar 25.08.2006 tarihinde 01.00 civarı acil servise geldiği yine serum takılarak ilaç verildiği ve sabahleyin Üroloji polikliğine başvurması söylenerek gönderildiği, hastanın sabahleyin saat:10.30'da Üroloji polikliniğine gittiği, burada Dr. ... tarafından görüldüğü, ifadelerde renal kolik düşünülen hastadan DÜSG istendiği, daha sonra saat: 16.00 civarı katılan tarafından hastanın genel cerrahi uzmanı olan Dr. ...un muayenehanesine götürüldüğü, ...'ın burada bayılması üzerine doktor ile beraber ambulansla acil servise getirildiği, Dr. ... tarafından muayene edildiği, yapılan Batın USG'de sonuç olarak: Batında yaygın serbest effüzyon görünümü ile perikolesistik alanda birkaç adet hava kabarcığı (intestinal perforasyon?), safra kesesi cidarında kalınlaşma ve düzensizlik raporu verildiği, icapçı Genel Cerrahi Uzmanı Dr. ...'a haber verildiği ve bu doktor tarafından akut batın tanısıyla yatırılarak saat:19.50'de ameliyata alındığı, ameliyatta safra kesesinin nekroze ve perfore olduğu, batında safralı mayi olduğu, batın temizliği ve kolesistektomi yapıldığı, postop uyanan hastanın yaklaşık anestezi uzmanınca 4 saat süreyle takip edildiği ve yoğun bakıma alındığı, 26.08.2006 tarihinde saat: 03.30 civarı hastaya yapılan resüsitasyona cevap vermeyerek hastanın eks olduğu olayda, ölüm sebebinin belirlenmesine ilişkin ATK raporunda sonuç olarak: "zamanında otopsi yapılarak iç organ değişimleri araştırılmamışsa da tıbbi belgelere göre kişinin ölümünün safra kesesi perforasyonu ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar (şimik peritonit) sonucu meydana gelmiş olduğunun bildirildiği, ATK. 3. Adli İhtisas Kurulunun 30 Ocak 2009 tarihli raporunda ("Sami Koşan'ın 24.08.2006'da ikinci kez acile başvurusunda konsültasyon istenmesi ve USG gibi tetkiklerin yaptırılması gerektiği, ancak bunların istenmediği, ertesi gün Üroloji polikliniğinde tetkik istenerek gönderildiği, muayene bulguları kaydının bulunmadığı pratisyen hekim olan Dr. ... ve üroloji uzmanı olan Dr. ...'ın eylemlerinin tıp kurallarına uygun olmadığı, 25.08.2006'da saat: 16 civarında acile başvurusunda hastayı acilde değerlendiren Dr. ... ve ameliyata alan Dr. ...'ın eyleminin tıp kurallarına uygun olduğu Yüksek Sağlık Şurası 08.10.2010 tarihli raporunun sonuç bölümünde ise hastanın ilk muayenesinde renal kolik tanısına destek olacak bulgular mevcut olmadığı halde üroloji polikliniğine sevk edilmesinin yanlış olduğu, acil hastaya ve akut batına uygun yaklaşımda bulunulmadığı için Dr. ...'ın kusurlu olduğu, üroloji muayenesinde renal kolik tanısını destekleyen muayene bulgularının kayıtlı olmaması ve tetkik istenildikten sonra takibinin yapılmamış olması nedeniyle hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen bu nedenle de temyiz denetimi dışında bırakılan Dr. ...'ın da kusurlu olduğunun belirtilmesi karşısında, ölen üzerinde gerçekleştirilen tedavinin tıp kurallarına uygun olup olmadığı, ölümün neden kaynaklandığı, ölüm ile sanığın eylemi arasında illiyet bağı kurulup kurulamayağı ve mevcut eylem nedeniyle sanığa kusur izafe edilip edilemeyeceği konusunda, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan rapor alınarak, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi” gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, ancak Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden alınacak ek rapor yerine dosyanın Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesine gönderildiği, Adli Tıp İhtisas Kurumu 1. İhtisas Dairesi 09.03.2016 tarihli raporun özet bölümünde “ Kişinin mevcut yan ağrısı şikayetine yönelik tetkik ve tedavi yapıldığı, alınan laboratuvar tetkiklerinde idrarda 2-3 eritrosit dışında patoloji saptanmadığı, safra kesesi perforasyonuna ait spesifik bulguların ve şikayetlerin olmadığı, bu tür perforasyon vakalarında tablonun geç oturabileceği, belirtilerin geç ortaya çıkabileceği, her başvuruda laboratuvar testlerinin tekrarlandığı, patoloji tespit edilmediği, kostovertebral açı hassasiyeti dışında batın muayenesinin doğal olduğunun belirtildiği, ilgili hekimin mevcut şikayetlerle uygun tetkik ve tedavi yaptığı, ilgili branşa yönlendirdiği cihetle Dr. ...’a atfı kabil kusur bulunmadığının oy birliği ile mütala olunması karşısında, raporlar arasında çelişki oluştuğu ve giderilmediği anlaşılmakla, dosyanın tüm tedavi evrakları ile birlikte Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna sevki ile ölen üzerinde gerçekleştirilen tedavinin tıp kurallarına uygun olup olmadığı, ölümün neden kaynaklandığı, ölüm ile sanığın eylemi arasında illiyet bağı kurulup kurulamayağı ve mevcut eylem nedeniyle sanığa kusur izafe edilip edilemeyeceği hususunda rapor alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayini ve tespitinin gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması,Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 10/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.