Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuçlar : Özel hayatın gizliliğini ihlal, hakaret, tehditHükümler : 1- Özel hayatın gizliliğini ihlal ve hakaret suçlarından dolayı beraat2- Tehdit suçundan dolayı TCK'nın 106. maddesinin 2. cümlesi, 62, 53, 58/7. maddeleri gereğince mahkumiyet Özel hayatın gizliliğini ihlal ve hakaret suçlarından sanığın beraatine, tehdit suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: A) Özel hayatın gizliliğini ihlal ve hakaret suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;Sanığın, 07.02.2014 tarihli kararla verilen ve ancak gerekçesine yönelik olarak temyiz edilebilecek olan beraata ilişkin hükümleri gerekçesine değinmeksizin temyiz ettiği ve beraat hükümlerini temyiz etmesinde hukuki yararı bulunmadığı anlaşıldığından, özel hayatın gizliliğini ihlal ve hakaret suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,B) Tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;Sanığın, aralarındaki arkadaşlık ilişkisini bitiren ve görüşme tekliflerini kabul etmeyen mağdurun cep telefonuna, “Cehenneme gitsen bile peşindeyim!..Tekrar söylüyorum, git savcılığa ve karakola, de ki, 'Bu adamı bu hale getiren bütün kabahat benimdir, herşeyi ben yaptım.', itiraf et. Senin peşini (o) zaman bırakırım. Yoksa bu savaş(ı), insan hakları mahkemesi bile zor görür, anlıyor musun?” biçiminde, mağdura vereceği zararın ne olduğu ve nasıl bir ağırlıkta olacağını açık ve net olarak bildirmeksizin, genel anlamda ona kötülük yapıp zarar vereceği düşüncesini uyandıracak ibarelerle ve mağdurun üzerinde objektif olarak ciddi bir korku yaratmaya elverişli nitelikte mesaj göndermesi eyleminin TCK'nın 106. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde tanımlanan tehdit suçunu oluşturduğuna, temel cezanın suçun işleniş biçimi ile sanığın güttügü amaç ve saiki dikkate alınarak üst hadden tayinine dair yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiş olup, tebliğnamedeki, temel cezanın üst hadden 6 ay hapis cezası olarak belirlenmesi suretiyle sanığa fazla ceza verildiği düşüncesiyle hükmün bozulmasını öneren (2) numaralı görüşe iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- Sanık hakkında temel ceza tayin edilirken, uygulanan kanun maddesinin fıkrasının gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi, 2- Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususlarda aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının C harfiyle gösterilen bölümünün temel cezanın tayin edilmesine ilişkin ilk paragrafındaki, “106. maddesi 2. cümlesi” ibarelerinin, “106. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi” olarak değiştirilmesi, aynı bölümün 53. maddenin uygulanmasına ilişkin 7. paragrafının hüküm fıkrasından çıkarılarak, yerine, “Sanığın kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (d), (e) bentlerindeki hakları kullanmaktan aynı Kanun'un 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hakları kullanmak yönünden ise, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından aynı Kanun'un 53/3. maddesi gereğince koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler bakımından TCK'nın 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına, TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendindeki hak yoksunlukları açısından ise Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesine,” ibarelerinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.