Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1215 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9626 - Esas Yıl 2015





Tebliğname No : 12 - 2014/324062 Mahkemesi : Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi Tarihi : 15/05/2014 Numarası : 2014/20 – 2014/263 Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Davacı vekilinin 03.01.2014 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Tazminat davasının dayanağı olan Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2013/131 Esas - 2013/341 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 11.10.2013 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 03.01.2014 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla, Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tutuklama tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 103 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçülere uymayıp fazla tayini, 2- Tutuklanmadan önce ticaretle uğraştığını iddia eden davacının bu dönem içerisinde maddi zararını vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilecek bir belgeyle ispatlayamadığı nazara alınıp, davacının vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldığı dönemde geçerli olan net asgari ücret üzerinden kesinti yapmadan hesaplanacak 2.679,76 TL’nin maddi zarar olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken, hesaplama hatası sonucu maddi tazminatın eksik belirlendiği bilirkişi raporu hükme esas alınarak maddi tazminatın eksik hesaplanması, 3- Davacının tutuklu kaldığı dönem için maddi zararları hesaplanırken cezaevinde yaptığı harcamaların gerçek maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinin gözetilmemesi, 4- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden ve özellikle maliye hazinesinden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 03.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.