Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiDava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat Hüküm : Dava dilekçesinin reddiDavacının tazminat talebine ilişkin dava dilekçesinin reddine dair karar, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: 466 sayılı Kanun gereğince açılan tazminat istemine ilişkin davalar nedeniyle verilen her türlü karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmanın olanaklı olduğu, anılan kanunda itiraz kanun yolundan bahsedilmediği, bu itibarla dava dilekçesinin reddine ilişkin hükmün temyizi kabil olduğu belirlenerek yapılan incelemede; Davacı vekilinin... 2. noterliği tarafından düzenlenen 138... yevmiye numaralı, 30.10.2002 tarihli genel vekaletnameye istinaden haksız tutuklama nedenine dayalı olarak davacı adına tazminat talebinde bulunduğu, söz konusu vekaletnamenin davacı adına dava açma hak ve yetkisini içerdiği, davacının tebligatla dava ve duruşmalardan haberdar edildiği ve davacı vekilince dava dilekçesinde belirtilen ikametgah adresinde davacının sosyal ve ekonomik durumunun tespit edildiğine ilişkin kolluk tutanağı tanzim edilmiş olduğu, ayrıca davacıya çıkartılan tebligatta "Duruşmada ifadeniz alınacağından mutlaka katılmanız gerektiği, aksi takdirde dosyada mevcut belgelerle karar verileceği", davacı vekiline çıkartılan tebligatta ise "Davacı asil ...'IN duruşmada ifadesi alınacağından bizzat katılmasının sağlanması ve CMK 142/3 maddesi gereğince kazanç kaybına ilişkin tüm belge ve delilerini ibraz etmesinin istenmesine, aksi takdirde dosyada mevcut delillere göre asgari ücret üzerinden değerlendirme yapılarak davanın sonuçlandırılacağı" şeklinde ihtaratlara yer verildiği, davanın ya da dilekçenin reddolunacağına dair herhangi bir ihtarat yapılmadığı ve davacı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde davacının çocuğunun hastalanması nedeniyle duruşma günü hastanede refakatçi olarak kalındığına dair evrak fotokopisi sunduğu da dikkate alınarak, vekilin davacı tarafından azledildiğine dair azilname de sunulmadığının anlaşılması karşısında, davacı ile vekili arasındaki vekalet ilişkisinin halen devam etmekte olduğunun kabulü ile yargılamaya devamla esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava dilekçesinin reddine karar verilmesi, Kabule göre de;Dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.09.2011 tarih, 2011/3-167 Esas, 2011/194 Karar ve 20.12.2011 tarih, 2011/2-364 Esas, 2011/287 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, davalı hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmesi için hazine vekilinin duruşmaları takip zorunluğunun bulunmadığı gözetilmeden, vekili aracılığıyla davaya cevap dilekçesi sunan davalı hazine lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalı vekilinin duruşmalara katılmadığı gerekçesiyle dilekçe yazım ücretine hükmolunması, Kanuna aykırı olup, davalı vekili ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 17.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.