Mahkemesi : Sulh Ceza MahkemesiSuç : Taksirle yaralamaHüküm : CMK’nın 223/2. maddesi gereğince beraat Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Katılanlar vekilinin 17.03.2014 tarihli süre tutum dilekçesinde hükmü sadece katılan ... adına temyiz ettiğinin anlaşıldığı, gerekçeli temyiz dilekçesinde her iki katılanı da temyiz eden olarak göstermiş ise de katılan... adına temyiz başvurusunun yasal bir haftalık süre geçtikten sonra yapıldığı anlaşılmakla bu katılan yönünden temyiz isteminin reddine karar verilerek yapılan incelemede; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin, eksik inceleme yapıldığına ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Gündüz vakti, idaresindeki kamyonet ile, meskun mahalde, demir parmaklıklarla bölünmüş, tek yönlü, iki şeritli düz caddede sol şeritte seyir halinde olan sanığın, seyir şeridi üzerinde 9 yaşındaki mağdur küçük yayaya beyanına göre aracının sol ön kısmıyla çarparak temporolde çökme kırığının hayat fonksiyonlarını ağır derecede etkileyecek ve hayati tehlikeye sokacak şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği olaydan üç gün sonra kendine geldiğinde ifadesi alınan mağdur küçüğün orta refüjdeki demir parmaklıklara yakın şekilde yola paralel olarak yürüdüğünü ifade ettiği, yine aynı gün dinlenen ....'in de mağdur küçükle benzer şekilde beyanda bulunduğu, olay yerinin yaklaşık 20 metre gerisindeki kavşak başında levha ile belirgin ve butonla kontrol edilen ışıklı yaya geçidinin de bulunduğu, her ne kadar sanık aşamalarda seyir yönüne göre sağda park halindeki aracın önünden yayanın aniden kaplamaya girdiğini beyan etmiş ise de, savunma dışında bir tespitin bulunmadığı, sanığın ifadesinin olaydan ancak üç gün sonra alınabildiği ve olay yeri tespitinin de 3 gün sonra yapıldığı, sanığın, çarpma noktasının yaklaşık 20 metre öncesinde ışık butonlu ve levha ile de belirgin yaya geçidi bulunan meskun mahaldeki yolda, yaya geçidine yakın bir bölgeden her an bir yayanın yola gireceğini öngörerek dikkatli ve teyakkuz halinde seyrini sürdürmesi gerekirken, kaplama üzerinde yürüyen yayaya aracının ön kısmıyla tali kusurlu şekilde çarptığı ve sanığın tali kusurlu olduğu anlaşılan olayda, oluş ve dosya kapsamına uygun düşmeyen ve sadece sanığın katılımı ile yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek, sanığın mahkumiyeti yerine yazılı şekilde hüküm tesisi,Kabule göre de; 2-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda katılanın olayda tamamen kusurlu olduğunun belirtildiği, hükmün gerekçesinde, sanığın kusurunun bulunmadığından beraatine karar verildiği belirtilmiş olup, yüklenen suç açısından sanığın taksirinin bulunmaması nedeniyle CMK'nın 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerekirken, sanığın delil yetersizliği gerekçesi ile ve ilgili madde fıkrası da gösterilmeksizin sanık hakkında beraat hükmü kurulması, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 24.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.