Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Özel hayatın gizliliğini ihlalHüküm : TCK'nın 134/2, 62, 53/1, 54/1. maddeleri gereğince mahkumiyet Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: TCK'nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanunun 3/1. maddesi gereğince işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi; ayrıca, resmi nikahlı eşi olan katılanın hamile olduğu ve aralarında herhangi bir husumet bulunmadığı dönemde, katılanın bir başka erkekle cinsel birliktelik yaşamasını ve bu ana ilişkin görüntülerini kaydetme amacını taşıyan sanığın, MSN adresini kullanarak iletişime geçtiği ve bu niyetini açıkladığı kişilere, daha önce katılanın rızası dahilinde çektiği çıplak resimlerini gösterdiği olayda, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, birbirine yakın zaman dilimi içerisindeki birden fazla eylemiyle katılanın fiziksel mahremiyetine ilişkin görüntülerini ifşa eden sanık hakkında, hükmedilen temel cezada, TCK'nın 43/1. maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle, sanığa eksik ceza tayin edilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından, bozma sebebi sayılmamış; adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında, sabıkalı olduğundan bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmaması isabetsiz ise de, anılan kurumun uygulanmaması için gösterilen diğer gerekçelerin yasal ve yeterli olduğu, dosya kapsamına nazaran, mahkemenin takdirinde de bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, bu husus bozma nedeni olarak kabul edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sübuta, hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak, Sanığın TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilmesine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, TCK’nın 53. maddesinin (3) numaralı fıkrasına aykırılık oluşturacak şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 4. paragrafının, “Sanığın kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (d), (e) bentlerindeki hakları kullanmaktan aynı Kanunun 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hakları kullanmak yönünden ise, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından aynı Kanunun 53/3. maddesi gereğince koşullu salıverilmesine kadar, diğer kişiler bakımından TCK'nın 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” şeklinde düzeltilmesi ve hükümdeki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, eleştiri dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.