Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11363 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 23343 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiHüküm : Manevi tazminat talebinin reddine, 7.202,61 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Manevi tazminat davaları kişilik hakkını koruyan, haksız tecavüzün doğurmuş olduğu olumsuz sonuçlarını, yani zararın giderilmesini, telafi edilmesini amaçlar, manevi tazminat davası için, kişilik haklarının ihlal edilmesi özellikle sosyal ve duygusal kişilik değerlerinin ihlali ve hukuka aykırı bir fiilin bulunması gerekir. Yakalanan veya tutuklanan kimsenin gerek aile gerek iş çevresinde itibarının sarsılması, aile, çocuk ve yakınları için tutukevinde hasret çekilmesi, kişinin tutuklanması nedeniyle ruhi sıkıntılar çekmesi, cezaevi şartları, buralarda duyduğu acı ve ızdıraplar kişinin manevi zararının giderilmesini gerekli kılar, tutuklanan kimseye verilecek manevi tazminatın tespitinde; tutukluluk süresi, kişinin sosyal ve ekonomik yeri, üzerine yüklenen ve ceza kovuşturmasına konu olan suçun nitelik ve kapsamı göz önünde bulundurulmalıdır, bu açıklamalar ışığında, yalnızca haksız yere yakalanan ya da tutuklanan kişinin çektiği acının karşılığı olarak manevi zarar ödenmesi gerektiği, haksız el koyma nedeniyle manevi tazminat şartlarının oluşmayacağı gözetilerek manevi tazminat talebinin bu nedenle reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, tayin olunan maddi tazminat miktarına talep gereğince elkoyma tarihi olan 28.06.2006 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken 28.08.2006 tarihinden itibaren yasal faize hükmolunması temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- Davacı tarafça sunulan İdil Vergi Dairesince düzenlenmiş 06.07.2005 tarihli yoklama fişi içeriğinden davacının dava konusu .... plakalı aracını nakliyecilik işinde kullanacağını bildirdiğine dair tespitin mevcut olduğu ve işe başlama tarihinin de 21.06.2005 olarak belirtildiği de dikkate alındığında, mahkemece davacının vergi mükellefi olup olmadığı ve vergi mükellefi olması durumunda 2006 yılındaki gelir durumunu bildirir evrak suretlerinin gönderilmesi hususunda İdil Vergi Dairesi ve İdil Mal Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevaplarının beklenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,2- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız elkoyma nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız elkoyma nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 22.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.