Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Özel hayatın gizliliğini ihlalHüküm : TCK'nın 134/1, 134/1-son, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyetÖzel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Oluşa ve kabule göre, sanık ...'ın garson olarak çalıştığı kafeye müşteri olarak gelen mağdur ...'nin, bayanlar için tahsis edilmiş tuvalete girdiği ve ihtiyacını giderdiği sırada, kamera sistemi çalışmakta olan bir cep telefonunun kapı altındaki boşluktan içeri doğru uzatıldığını ve görüntüsünün alındığını fark edip, bağırarak yardım istemesi üzerine, tuvaletten hızla ayrılan sanığın, mağdurdan 20 saniye sonra cep telefonu ile uğraşarak tuvalete girdiğinin ve 30 saniye sonra da hızlı bir şekilde tuvaletten dışarı çıktığının iş yerindeki kamera kayıtlarından tespit edilmesini müteakip, işvereni olan tanık ...ile tanık ...'nın kızı ... ve mağdura ikrarda bulunup, cep telefonuna kaydettiği mağdurun görüntülerini sildiğini söylediği olayda,Mağdurun fiziksel mahremiyetine müdahalede bulunan sanığın üzerine atılı görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun sübut bulduğuna, eylemin tamamlandığına, temel cezanın asgari hadden uzaklaşılarak tayin edilmesine ilişkin mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden,Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sübuta, sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde, kişilerin özel hayatının gizliliği ihlal edildiği takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası, aynı madde ve fıkranın ikinci cümlesinde, gizliliğin görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle gerçekleşmesi halinde, bir yıldan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüş iken, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un 81. maddesi ile yapılan değişiklikle TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesindeki ceza miktarı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş, aynı madde ve fıkranın ikinci cümlesi gereğince, gizliliğin görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle gerçekleşmesi halinde verilecek cezanın bir kat artırılacağının belirtilmiş olması karşısında, TCK'nın 7/2. maddesi gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun hükmün gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm tesisi gerektiği gözetilmeden, suç tarihi itibariyle sanık lehine olan düzenleme nazara alınmaksızın, sanık hakkında TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesi gereğince tayin olunan 1 yıl 6 ay hapis cezasının aynı madde ve fıkranın 2. cümlesi gereğince bir kat artırılması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabul ve uygulamaya göre de:1- Sanığa TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesi gereğince hükmolunan 1 yıl 6 ay hapis cezasının, aynı madde ve fıkranın 2. cümlesi gereğince bir kat artırılması sonucu, sanık hakkında, 2 yıl 12 ay hapis cezası tayin edilmesi gerekirken, TCK'nın 61. maddesine aykırılık oluşturacak şekilde, ayların yıla dönüştürülüp, 3 yıl hapis cezasına hükmedilerek, sanık hakkında fazla ceza tayini,2- Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 26.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.