Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Taksirle yaralama Hüküm : TCK'nın 89/4, 62/1, 50/1a-6, 52/4, 53/6. maddeleri gereğince mahkûmiyet, sürücü belgesinin geri alınması Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:5271 sayılı CMK’nın 232/2-c maddesi gereğince, gerekçeli karar başlığında, suçun işlendiği yer ve zaman diliminin gösterilmemiş olması, mahallinde tamamlanması mümkün yazım eksikliği olarak kabul edilmiş; olay günü saat 18.30 sırasında, sanığın sevk ve idaresindeki otomobiliyle meskun mahalde tali yolda seyrederken, olay mahalli olan kontrolsüz dört yönlü kavşağa geldiğinde, ana yolda seyreden tanık ....'ın kullandığı ve arkasında yolcu olarak 1997 doğumlu ... ile 1999 doğumlu ...'nün bulunduğu motorlubisiklete çarpması sonucunda, katılan ...'nün basit tıbbi müdahale ile giderilebilir, katılan ...'nün hayati fonksiyonlarını ağır (5.) derecede etkileyen sol tibia tip 3 açık şaft kırığı oluşacak şekilde yaralandıkları olayda; katılan ...'nün dosyada mevcut adli raporuna göre, yaralanmasının duyularından veya organlarından birinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesine neden olup olmadığının olay tarihinden 18 ay sonra muayene edilerek tespit edileceği açıklandığı halde, bu yönde rapor aldırılmadan ve asli kusurlu sanık hakkında, iki sınır arasında temel ceza belirlenmesi sırasında, suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, failin taksire dayalı kusurunun yoğunluğu ve katılan ...'nün yaralanmasının ağır niteliği gözetilerek, adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ile 5237 sayılı TCK'nın 22/4 ve 61. maddesine aykırı olarak alt sınırdan temel ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, kusura, eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna, lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine ilişkin diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;1) Sanık hakkında hükmedilen 5 ay hapis cezası, TCK'nın 49/2. maddesi gereğince kısa süreli hapis cezası olduğundan, TCK'nın 50/1-a, 52/2. maddeleri gereğince adli para cezasına çevrilmesi yerine, TCK'nın 50/1-a maddesine göre çevrilip, hapis cezasından çevrilen gün para cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi sırasında hapis cezasının kaç gün üzerinden çevrildiğinin belirtilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 232/6, 5237 sayılı TCK'nın 52/3 maddelerine aykırı davranılması,2) TCK'nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK'nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde karar tesis edilmesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konularda, aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasının 4. bendinde yer alan "5237 Sayılı TCK’nun 50/1-a maddesi gereğince," ibaresinin "5237 sayılı TCK'nın 50/1-a, 52/2. maddeleri gereğince 150 gün karşılığı adli para cezasına çevrilmesine ve" şeklinde değiştirilmesi, 5. bendin 4. satırındaki "muaccel hale geleceğinin ve" ibaresinden sonra gelen "aynı kanunun 50/6 hükmü gereğince hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan tebligata rağmen 30 gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmadığı veya başlanıp da devam edilmediği takdirde" ibarelerinin hükümden çıkartılması suretiyle eleştirilen hususlar dışında sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.