Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10673 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3144 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık ve imar kirliliğine neden olmakHüküm : Beraat2863 sayılı Kanuna aykırılık ve imar kirliliğine neden olmak suçlarından sanık hakkında verilen beraat kararına ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Anayasa Mahkemesi'nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikler değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı; 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliklerin amacının ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu; Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, ... 1 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 07.05.1992 tarih, 3683 sayılı kararıyla belirlenen 1. derece doğal sit alanı ilan edilen bölge içerisinde yer alan ve tapu kaydında özel mülkiyete konu olan ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 129 ada, 1 sayılı parseldeki 21 numaralı müstakil binanın sanık ...'ye ait olduğu, ... ... görevlilerince yerinde yapılan 20.10.2011 tarihli incelemelerde, sanığın projesine aykırı olarak, binanın projesinde çiçeklik olarak gözüken yere 1.20x2.50 metre ebadında duvarın, duvar üzerine ahşap görünümlü pvc doğrama+cam ve üzeri kiremit kaplı ahşap sundurmanın, arka cepheye üstü kiremit kaplı ahşap sundurmanın yapıldığının tespit edildiği, bu tespitler üzerine sanık hakkında soruşturmaya başlandığı ve 2863 sayılı Kanuna aykırılık ile imar kirliliğine neden olmak suçlarından davanın açıldığı, davaya konu eylemin 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçu ile imar kirliliğine neden olmak suçunu oluşturabileceği, ancak davaya konu yerin ilgili Belediyenin mücavir alanı dışında bulunduğunun tespit edildiği, ayrıca özel kanunun genel kanuna göre önceliği kuralına da binaen, özel düzenleme olan 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine karar verilmesinin gerektiği, her ne kadar yapılan yargılama neticesinde, 11.10.2013 tarih ve 28792 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun gereğince, sit alanı ilanına ilişkin kararların ilgilisine tebliğ edilmesinin zorunlu hale getirildiği, olayda ise tebliğin bulunmadığı gerekçesi gösterilerek, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine karar verilmiş ise de; Davaya konu yer tek yapı ölçeğindeki kültür veya tabiat varlığı olmayıp, 1. derece doğal sit alanı kabul edilen bölge içerisinde yer aldığı, bu nedenle somut olayda sit alanı kabulü kararının ilgililerine tebliği zorunluluğundan bahsedilemeyeceği, sanığın bu yerin sit alanı kabul edilen bölge içerisinde yer aldığını bildiğinin kabul edilebilmesi için taşınmazın tapu kaydında koruma kararına ilişkin şerhin bulunmasının, şerh de yoksa koruma kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının yeterli olduğu, bölgenin 1. derece doğal sit alanı olarak kabul edildiği kararın mahallinde ilgili belediye tarafından 05.05.2000 tarihinde mutat vasıtalarla duyurusunun yapıldığı ve buna dair tutanakların dosya kapsamında bulunduğu, böylece izinsiz uygulamanın yapıldığı yerin sit alanı ilan edilen bölge içerisinde yer aldığının sanık tarafından bilindiğinin kabul edilmesi gerektiği ve mahkemece sanık hakkında kurulan beraat kararı gerekçesinin yerinde olmadığı, olay yerinde yapılan 18.11.2012 tarihli keşfe iştirak eden inşaat mühendisi ve fen bilirkişisinden alınan raporlardan anlaşılacağı üzere, 1. derece doğal sit alanı içerisinde yer alan müstakil binaya, fiziki ve inşai müdahale niteliğinde olan eklentilerin yapıldığı, yapılan bu uygulama için ilgili Koruma Kurulu'ndan alınmış bir iznin bulunmadığı, tüm bu nedenlerle sanığın eylemlerine uyan 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince, sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 22/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.