Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuçlar : Taksirle yaralama, trafik güvenliğini tehlikeye sokma, suç uydurmaHüküm : TCK'nın 89/3-a, 179/3. maddeleri uyarınca mahkumiyet, CMK'nın 223/2-b maddesi uyarınca beraatTaksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler katılan vekili, sanık ile müdafii tarafından; suç uydurma suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm ise katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;1-Sanık hakkında suç uydurma suçundan verilen beraat hükmünün temyiz incelemesinde;Yapılan yargılama sonunda yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin beraat hükmüne ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,2-Sanık hakkında taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde;Katılan tarafından dosyaya sunulan ... Üniversitesi ... Eğitim Araştırma Hastanesi'nce düzenlenen raporda, trafik kazası sonrası 1 ay yoğun bakımda takip edilen hastanın kaza sonrası konuşma güçlüğü, sinirlilik, uykusuzluk, anlamsız konuşma ve hareketler, çevreye zarar verme şikayetlerinin olduğu, sık sık evden kaçtığı, kaza sonrası özbakımını yapamadığı, muhakeme bozuk, ruhsal durum muayenesi sonucunda, beyin hasarına bağlı davranış bozukluğu olduğu, tedaviyle işlevselliğinin düzelmediği, özür durumunun %95 olduğunun belirtilmesi karşısında, tebliğnamede katılanın iyileşme olanağı bulunmayan bir hastalığı olup olmadığı konusunda rapor alınması gerektiğini belirten (B) sayılı bozma görüşüne iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ve müdafinin ceza miktarına, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi gerektiğine, katılan vekilinin ise ceza miktarına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- Yönetimindeki araçla geceleyin yerleşim yerinde, aydınlatma ve yaya geçidi ile levhası bulunan, 6 metre genişliğindeki tek yönlü caddede, sağ şeritten seyrederken, yaya geçidine geldiğinde, seyrine göre solundan sağ tarafa geçmekte olan ve yolun yarıdan fazlasını kateden katılana çarparak, iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa girecek şekilde yaraladığı olayda, sanığın olay anında 1,81 promil alkollü şekilde trafikte seyir halinde iken alkolün etkisi ile güvenli sürüş yeteneğini kaybedip, katılanın yaralanmasına sebebiyet verdiği, dolayısıyla atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarının oluştuğu, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun tehlike, taksirle yaralama suçunun zarar suçu olduğu, bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan sanık hakkında, taksirle yaralama suçundan mahkumiyetine karar verildiği ve bu suçtan cezalandırılması ile yetinilmesi, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın ayrıca trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan da mahkumiyetine karar verilmesi,2-1,81 promil alkollü olarak idaresindeki araç ile seyri sırasında, yaya geçidinden geçmekte olan katılana çarparak iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa girecek şekilde yaralanmasına sebebiyet veren sanığın, eyleminde bilinçli taksir koşullarının oluştuğu gözetilmeden sanığa eksik ceza verilmesi,3-Sanık hakkında temel ceza belirlenirken uygulama maddesinin 89/1 yerine 89/3-a olarak gösterilmesi,Kabule göre de,1-TCK'nın 179/3. maddesinde alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle araç kullanmanın suç olarak düzenlenip, aynı maddenin 2. fıkrasında ise yaptırımının belirlendiği gözetilmeksizin TCK'nın 179/2. maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,2-Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında hapis cezası verilmesi sebebiyle TCK'nın 53/1. maddesinde yer alan hak yoksunluklarının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, 3-Gerekçeli karar başlığında sanık müdafinin isminin yazılmaması suretiyle CMK'nın 232/2-b maddesine aykırı davranılması,Kanuna aykırı olup, sanık ve müdafii ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 20.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.