Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10371 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9276 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Taksirle yaralama, trafik güvenliğini tehlikeye sokmaHüküm : TCK'nın 89/1, 53, 179/3-2, 53. maddeleri gereğince mahkumiyetTrafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, üst Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;1-Sanık hakkında taksirle yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;Olay gecesi sanığın idaresindeki kamyonet ile seyri sırasında, aracının sağ yanı ile, yolun sağındaki emniyet şeridi ve yol üzerinde duraklama yapan mağdur idaresindeki otomobilin sağ yanına çarpması şeklinde meydana gelen olay akabinde yapılan ölçümde sanığın, 1,92 promil alkollü olduğunun anlaşılması karşısında, meydana gelen olayda sanığın eyleminde bilinçli taksirin koşullarının oluştuğu, tayin olunan cezasından bu nedenle 5237 sayılı TCK'nın 22/3. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurularak, sanık hakkında eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi sayılmamış; asli kusurlu olduğu kabul ve tespit edilen sanık hakkında temel ceza miktarında ve temel cezanın hapis cezası olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamedeki bu yönden bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, üst Cumhuriyet Savcısı'nın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin yasal sonucu olan TCK'nın 53/1. maddesinde yazılı hak yoksunluğunun, taksirli suçlarda uygulanamayacağının gözetilmemesi; yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK'nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan "failin kastının yoğunluğu" gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi;2-Sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelemesine gelince;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, üst Cumhuriyet Savcısı'nın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanığın olay tarihinde alkollü şekilde kullandığı aracıyla kaza yapması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiğinden bahisle trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, Türk Ceza Kanunu'nun "Trafik güvenliğini tehlikeye sokma" başlıklı 179. maddesinin 3. fıkrasında alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek olan kişinin araç kullanma hâlinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olduğu, somut olayımızda ise sanıktan şikayetçi olan bir kişinin yaralanmış olması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu, bir suçtan dolayı sanığın bir kez cezalandırabileceği, taksirle yaralama suçundan sanığın mahkûmiyetine karar verildiğinden trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan da cezalandırılmasına karar verilmesi,Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, maddenin verdiği yetkiye istinaden, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kurulan hüküm bölümünün tümüyle çıkartılarak yerine "sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hüküm kurulmasına yer olmadığına" ibarelerinin eklenmesi, taksirle yaralama suçundan kurulan hüküm bölümünün 1. bendindeki ''failin kastının yoğunluğu'' ibaresi ile, aynı hüküm bölümünün TCK'nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili 4. bendin çıkarılması suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA; 16.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.