Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Gizliliğin ihlali, hakaret, özel hayatın gizliliğini ihlalHüküm : Gizliliğin ihlali ve hakaret suçlarından: Beraat Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan: TCK'nın 134/2-1, 134/2-2, 62, 51, 51/3, 53/1-a-b-c-d maddeleri gereğince mahkumiyet Gizliliğin ihlali ve hakaret suçlarından sanığın beraatine ilişkin hükümler katılan vekili, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Katılan vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, gizliliğin ihlali ve hakaret suçlarından kurulan hükümlerin niteliğine göre, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 318 ve 5271 sayılı CMK'nın 299. maddeleri gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede: A) Gizliliğin ihlali suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; Dosya kapsamına göre, Takvim Gazetesinin 08.02.2008 tarihli nüshasının 2. sayfasında yer alan, “Grup Şantajı” başlıklı haberde, katılana şantajda bulunulmasından dolayı katılanın Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ettiği belirtilip, şantaj iddiasına konu katılanın müstehcen fotoğraflarının yayınlandığı olayda, Söz konusu haberde, katılanın 04.02.2008 tarihli şikayeti üzerine Şişli Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan adli soruşturma dosyasındaki işlemlerin içeriğiyle ilgili bir açıklamada bulunulmadığı ve haberle beraber yayınlanan katılana ait fotoğrafların anılan soruşturma dosyasından temin edilmediği anlaşılmakla, Yapılan yargılama sonunda, sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sübuta ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak, Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, sanık hakkında beraat hükmü kurulurken, uygulanan Kanun ve maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının 1. paragrafında yer alan “kamu davasının” ibaresinin, “kamu davasından sanığın CMK'nın 223/2-a maddesi gereğince” şeklinde değiştirilmesi ve hüküm fıkrasındaki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, B) Hakaret suçundan kurulan beraat, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafii ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak, 1- Gazeteci sanık tarafından hazırlanan “Grup Şantajı” başlıklı haberde, flulaştırıldığı halde katılana ait olduğu anlaşılan ve katılanın bir kadınla cinsel ilişkiye girdiği anı gösteren fotoğrafların, katılanın toplum nazarında ahlaki değerlerden yoksun bir kişi olarak algılanmasına neden olacak ve okuyucuda kesin kanaat oluşturacak biçimde, hiçbir nesnel olguya dayanmayan abartılı ve küçültücü bir üslupla, “....nin grup seks yaparken poz verdiği fotoğraflarla başı derde girdi. Alkollüyken seviştiği kadınlar, şimdi kendisinden 100 bin YTL istiyor. ....nin marjinal hayatı başına iş açtı! Şarkıcı, geçtiğimiz yıllarda bir bar çıkışı kız arkadaşlarıyla eve gitti. Aşırı alkol alan .... kızlarla grup seks yaptı. Bu sırada fotoğraf makinesine pozlar da veren ....ye bu gecesi pahalıya patladı! Gruptaki kadınlardan biri, elindeki fotoğraflarla şarkıcıya şantaj yapmaya başladı...” şeklindeki ibarelerle beraber yayınlanması karşısında, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide eden sanık hakkında, hakaret suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle, sanığın beraatine karar verilmesi, Kabul ve uygulamaya göre de: Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, sanık hakkında beraat hükmü kurulurken, uygulanan Kanun ve maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi, 2- Sanığa isnat edilen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, TCK'nın dokuzuncu bölümündeki özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlardan olup, salt gazetecilik mesleğini icra etmek, meslek mensubuna, kişilerin özel hayatlarına koşulsuz ve sınırsız şekilde müdahalede bulunma hakkı vermez. Bilinmesinde kamu yararı olan bir bilgiye ulaşmak saikiyle hareket edilmesi ya da tesadüfen böyle bir bilginin öğrenilmiş olması halinde dahi bu sonuç değişmez. Aynı şekilde; Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, milletvekilleri, politikacılar, bürokratlar, diplomatlar, bilim adamları, sanatçılar, sporcular gibi içinde bulundukları konum, mesleki faaliyetleri veya görevleri nedeniyle kamuoyu tarafından tanınan kişilerin, özel hayatlarının dokunulmaz ve gizli alanlarının, toplumda yer alan diğer kişilere oranla, daha sınırlı olması, bu kişilerin özel hayatlarına, ağır, ölçüsüz ve haksız müdahalede bulunulabileceği anlamına gelmez. Aksinin kabulü, kişilerin özel hayatlarını, Anayasal ve yasal korumadan yoksun bırakır. Basın ve yayın organları; bilgi edinme, bilgiyi yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını kullanırken ve habere ulaşmada, kamu yararını gözetmek zorunda oldukları gibi, haber içeriğinin görünür gerçeğe uygun ve güncel olup olmadığını özenle irdelemek, haberin verilişinde tahkir edici bir dil kullanmayıp, ölçülülük ilkesine de uygun davranmak mecburiyetindedirler. Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada, ses sanatçısı olup, kamuoyu tarafından tanınan katılanın, yayın esnasında ismi açıklanıp, günlük kıyafetleriyle çektirdiği bir başka fotoğrafına da yer verilerek kimliği belirgin hale getirildikten sonra, cinsel ilişki anını gösteren ve kısmen flulaştırılan çıplak fotoğraflarının okuyucunun görgüsüne sunulmasında, ölçülülük ilkesine uygun davranılarak, haber verme hakkı sınırları içerisinde hareket edildiği ve hukuka uygun çerçevenin dışına çıkılmadığının kabul edilemeyeceği gibi, haberin başlığı ve içeriği bir bütün halinde değerlendirildiğinde, katılanın cinsel yaşantısı ve tercihleri hakkında topluma bilgi verilmesinde kamu yararı da bulunmadığı anlaşılmakla, Katılanın bilgisi ve rızası dışında ele geçirdiği cinsel mahremiyetine ilişkin görüntülerini, hukuka aykırı olarak yayınlayan sanığın eyleminin TCK'nın 134/2. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğunun kabulünde bir isabetsizlik görülmediği; ancak, a) Katılanın maddi bir zararının belirlenmediği olayda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması düzenlemesinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilirken CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (c) bendi uyarınca nazara alınacak “zarar”ın; kanaat verici, basit bir araştırma ile belirlenebilir, maddi zarar olduğu ve manevi zararı kapsamadığı gözetilmeden, sanık hakkında duruşmadaki tutum ve davranışlarından dolayı takdiri indirim maddesinin uygulanması ve sanığın sabıkası bulunmaması nedeniyle kişilik özellikleri olumlu değerlendirilip, hükmedilen 1 yıl 3 ay hapis cezasının ertelenmesi karşısında çelişki oluşturacağı da nazara alınmadan, “Dava konusu olayda mağdur katılanın maddi manevi hiçbir zararı tazmin veya tanzim edilmediğinden mahkememizce sanığın kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları dikkate alındığında yeniden suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanata varılamadığından” şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, kanuna aykırı, b) TCK'nın 134/2. maddesinde, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerinin ifşası halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiş iken, hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 81. maddesi ile TCK'nın 134/2. maddesinde yapılan değişiklikle, temel ceza miktarı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş ve ifşanın basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi halinde de aynı cezaya hükmolunacağının belirtilmiş olması nedeniyle TCK'nın 7/2. maddesi gereğince, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdiri gerektiği, 3- Hükümlerden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü gereğince, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 28.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.