Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9883 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 509 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: Gazipaşa İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 29/05/2012NUMARASI: 2011/9-2012/56Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Alacaklı tarafından borçlular hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, borçlular vekilinin takibe konu bonodaki keşideci yerine atılan imzanın Y..... S.....’e, avalist yerine atılan imzanın H..... S.....ait olmadığını bildirerek imzaya itiraz ettiği, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin 23.01.2012 tarihli raporunda, senetteki keşideci ve avalist adına atılan imzaların borçluların eli ürünü olup olmadıklarının tespit edilemediğinin rapor edildiği, rapora itiraz üzerine 09.05.2012 tarihli Antalya Kriminal Polis Laboratuar’ınca tanzim edilen bilirkişi raporunda ise, senetteki keşideci adına atılan imzanın Y..... S.....’e ait olup olmadığı hususunda müspet yada menfi herhangi bir kanaat beyanında bulunulamadığı, avalist yerine atılan imzasının ise H......S.....’ün elinden çıktığının bildirildiği görülmektedir. Mahkemece Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin 23.01.2012 tarihli raporuna itibar edilerek itirazın kabulü ile keşideci ve avalist olan borçlular yönünden icranın durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin imza incelemesinde, çelişki olması halinde, diğer bilirkişi raporuna göre esas alınacak mercii olarak kabulü mümkün bulunmayıp, raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması da yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından anılan rapora itibar edilerek sonuca gidilemez. HGK'nun 07.10.2009 tarih ve 2009/12-382-415 sayılı kararında da belirtildiği üzere; herhangi bir belgedeki imza ve yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının, tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleri ile de desteklenmesi şarttır. O halde mahkemece, bonodaki avalist borçlu H..... S..... yönünden, öncelikle raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan mütalaa alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile borçlu Hüseyin Sümbül yönünden de takibin durdurulmasına karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.