Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9846 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 3811 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: İzmir 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 16/11/2006NUMARASI: 2006/203-1114Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Teminat mektubu veren banka ile muhatap arasındaki sözleşme garanti sözleşmesi niteliğinde olup, bankanın sorumluluğu fer’i olmayıp asıl borçtan bağımsız ve asıldır. Bu nedenledir ki, banka sadece borçluya (lehdara ait) defileri muhataba karşı ileri süremez. Teminat mektubu ile belli bir riziko garanti edilmekte ve rizikonun doğduğu, muhatap tarafından yazılı olarak bildirildiği taktirde, bu beyana itibar olunarak hiçbir araştırma yapılmadan banka ödemeyi taahhüt etmektedir. Hiçbir araştırma yapmaksızın muhataba ödeme yapma yükümlülüğü altına giren banka, lehdara bir kontrgaranti imzalatmaktadır. Uygulamadaki adı kontrgaranti olan bu belge bankanın açtığı gayri-nakdi kredi nedeniyle müşterisinden aldığı bir taahhütnamedir. Sadece lehdar (amir) tarafından imzalı teminatsız bir kredi niteliğindedir. Banka ödediği teminat mektubu meblağını rücu etmesinin güvencesi olarak bu işlemi yaptırdığı gibi, teminat mektubu iade edilmedikçe dilediği zaman kontrgarandan (lehdardan) her türlü kabul edebileceği nakit, menkul rehni, gayri menkul ipoteği, teminat mektubu vermesini de isteyebilir. Hatta kontrgaran (lehdar) bankanın isteyeceği her çeşit ek teminatı vermeyi kabul ettiğinden; Banka mahkemeden lehine ek teminat olarak ipotek tesisine karar verilmesini de isteyebilecek ve mahkeme kararı ile tapuda ipotek işlemi gerçekleşebilecektir. Hemen belirtelim ki; lehdarın kredi riskinin artması, isteğe rağmen teminat mektuplarının lehdar tarafından iadesinin sağlanmaması, lehdarın durumu hakkında şüpheye düşülmesi, lehdarın mali durumunun sarsılmış gözükmesi, uzun süre geçmesine rağmen teminat mektuplarının iade edilmemesi gibi nedenlerle veya hiçbir neden göstermeksizin banka kontrgarantinin kendilerine verdiği hakka dayanarak bankaca verilen müşteri mektupları tutarının, kontrgaran’dan veya kontrgarantiyi imzalayan müteselsil borçlu ve kefillerden henüz nakde çevrilmeyen mer’i teminat mektubu bedelinin depo edilmesini isteyebilir. Bu istek riskin doğması veya teminat mektubunun nakte çevrilip çevrilmemesi ile ilgili olmayıp, kontrgarantilerin kendilerine (bankaya) verdiği hakla ilgilidir. Ayrıca, belirtelim ki paranın nereye depo edileceği hususu da Yargıtay’ın “davacı banka nezdindeki faizsiz bir hesaba” şeklindeki uygulama ile ilgili mahkeme kararlarının onanması ile de paranın nereye depo edileceği hususu da açıklığa kavuşmuştur. Bankalar kontrgarantiyi imzalayan lehdara gayri nakdi kredi açtıklarında, bu gayri nakdi kredi (amir) kontrgaran lehine, muhataplara teminat mektubu verilerek kullandırılır ve bankalar kullandırdıkları bu gayri nakdi krediler için her türlü rehin veya ipotek akit tablosunda ipoteğin banka tarafından verilmiş ve verilecek teminat mektuplarının kontrgarantilerinin de teminatını oluşturduğunu belirtebilirler. Uygulamada ayrı bir kontrgaranti veya kredi taahhütnamesi düzenleme yerine bunların hükümlerinin ipotek akit tablosuna yazıldığı da görülmektedir ki bu da geçerli bir uygulama nevidir. Bankaların verdikleri nakdi veya gayri nakdi kredilerin en büyük güvencesi ipotektir. Kullandırılan nakdi krediler nedeniyle bankanın yapacağı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte (taşınmazın borçtan limitle sorumlu olduğu hallerde) banka az yukarıda açıklandığı gibi henüz nakde çevrilmemiş teminat mektubu bedellerinin depo edilmesini de isteyebilir. Böylece taşınmazın satışı ile ipotek ortadan kalkacağından, limit dahilindeki artan bedel davacı bankanın hesabına depo edilebilecektir. Bir başka anlatımla bankanın gayrımenkul ipoteği satış sonucu para üzerinde rehin hakkına dönüşecektir. Aksinin düşünülmesi halinde, teminat mektubunun ipotek kapsamına alınmasını sonuçsuz bırakır. Ne var ki, benzerlik arzetmekle birlikte iki durumun birbirinden ayrılmasında da fayda olduğundan şunuda belirtelim ki henüz nakde çevrilmeyen teminat mektupları ile ilgili alacaklı bankanın genel haciz yolu ile takip yapma hakkı yoktur. Ancak yukarıda açıklanan gerekçelerle mer’i teminat mektubu bedelinin ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte depo edilmesini isteme hakkı ise vardır. Ancak ipoteğin paraya çevrilmesine neden olan nakdi kredi borcunun ve eklentilerinin ödenmesi halinde bu takibin düşeceği ve alacaklı bankanın bu aşamada depo kararının hukuki sonuç doğurmayacağı da tartışmazısdır.(H.G.K.2.5.2007 T. 2007/12-24 t. kararı.)Bu kurallar ışığında somut olayın incelenmesinde; İpotek akdine dayanılarak alacaklı banka kullandırdığı nakdi kredi ve mer’i teminat mektubu bedelinin depo edilmesi için (aldığı kontrgaranti ve ipoteğe istinaden) ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yaptığı takipte borçlunun teminat mektuplarının henüz paraya çevrilmediği gerekçe yapılarak takibin iptali için mahkemeye yaptığı başvuru, mahkemece satışla ipotek sona erip kalan para üzerinde alacaklı bankanın rehin hakkı olduğu düşünülmeden yukarıda açıklanan kurallar gözetilmeksizin teminat mektupları ile ilgili depo kararı isteği yönünden takibin iptaline karar verilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA),14.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.