MAHKEMESİ: Tefenni İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 06/05/2009NUMARASI: 2007/39-2009/20Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Bono keşidecisi borçlu hakkında, 30/06/2007 vade tarihli 34.000,00-TL lık bonoya dayalı takip yapılmış, örnek 10 nolu ödeme emrinin tebliğ edilmesinden sonra borçlu vekili, bononun tanzim tarihinin ve yetkili yerin yazılmaksızın alacaklıya verildiğini, ancak alacaklı tarafından tanzim tarihi 04.04.2007 ve yetkili yer Tefenni olarak doldurulmak suretiyle senedin takibe konulduğunu, bu nedenle senedin kambiyo senedi niteliğinde olmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu, tanzim tarihinin ve yetkili yerin alacaklı tarafından yazıldığının tespit edildiği, senedin sonradan rıza hilafına bono haline getirildiği gerekçesiyle şikayet kabul edilerek, İİK.nın 170/a-2 maddesi gereğince takibin iptal edildiği görülmektedir.TTK. nın 688. maddesi hükmüne göre, bonoda tanzim tarihinin bulunması zorunludur. Ancak bu tarihin gerçeğe uygun olması gerekmez (Prof. Dr. Hayri Domaniç Türk Ticaret Kanunu Şerhi- Kıymetli Evrak Hukuku ve Uygulaması, Sayfa 413). Tanzim edildiği tarihten önce veya sonraki bir tarihi taşıyan bonoda geçerlidir. TTK.nın 690 maddesi yollamasıyla uygulanması gerekli TTK. nın 592 maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkündür. Alacaklı bonoyu tedavüle çıkarırken tanzim tarihini doldurabilir. Borçlunun, bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu yönündeki iddiasını bir belge ile kanıtlaması gerekir. Somut olayda, takip dayanağı senedin tanzim tarihinin ve zorunlu unsur olmayan yetkili yerin, alacaklı tarafından anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu belge ile ispat edilemediğine göre, kambiyo senetlerine özgü yolla takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. O halde, mahkemece şikayetin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir.Kabule göre de; İcra mahkemesinde yapılan yargılamaya fer’i müdahale ile katılma mümkün olmadığından takipte taraf dahi olmayan şirketlerin fer’i müdahale taleplerinin kabulü de doğru değildir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 20.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.