Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9654 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 25953 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Küçükçekmece 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 09/06/2010NUMARASI: 2009/730-2010/734Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu, 25.02.2009 tarihinde haczi yapılan menkullerin rehin kapsamında olduğunu ileri sürerek, haczin kaldırılmasını istemiş, mahkemece, şikayete konu mahcuzların söz konusu parsel üzerine tescil tarihinin, akit tablosunun tesis edildiği 19.09.2008 tarihinden sonraki bir tarih olan 29.01.2009 olduğu, İİK'nun 83/c maddesinin uygulanabilmesi için mahcuzların ipotek akit tablosunda yazılı olması ve aynı zamanda teferruat niteliğini de taşımasının zorunlu olduğu, akit tablosunun düzenlenmesinden sonra, borçlunun tek taraflı başvurusu ile tapu idaresine sunduğu 29.01.2009 tarihli listenin, yasanın uygulanmasında dikkate alınamayacağından bahisle istemin reddine karar verilmiştir. İİK'nun 83/c maddesinde; "Taşınmaz rehni ipotek akit tablosunda sayılı bulunan eklenti, taşınmazdan ayrı olarak haczedilemez. Türk Medeni Kanunu'nun 862. maddesi hükmü saklıdır." düzenlemesi yer almaktadır. Kural olarak taşınmaz telef, tahrip veya tağyir edilmeden ondan ayrılması mümkün olan eklenti, ana taşınmazdan ayrı haczedilip satılabilir. Ana taşınmazın ipotekli olması hali için düzenlenmiş yukarıdaki yasa maddesine göre; ipotekli taşınmazın, ipotek akit tablosunda sayılı ve eklentisi niteliğindeki menkuller, taşınmazdan ayrı haczedilemeyeceği gibi, ikinci fıkra gereğince Türk Medeni Kanunu'nun 862. maddesi hükmü saklı tutulmuş olup, bu maddeye göre rehin, taşınmazı, bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kıldığından, akit tablosunda yazılı olmasa bile ipotekli taşınmazın eklentisi niteliğindeki mahcuzlar da taşınmazdan ayrı haczedilip satılamaz. Taşınmazın ipotekli olduğu her iki durumda da (ipotek akit tablosunda yazılı olsa da olmasa da) mahkemece, mahcuzların Medeni Kanun hükümlerine göre eklenti niteliğinde olup olmadığı bilirkişi aracılığı ile belirlenmeli taşınmaz ipotekli, mahcuz menkuller de bu taşınmazın eklentisi niteliğinde ise, haczedilmezlik şikayeti kabul edilmelidir. Bu durumda mahkemece, mahcuzların, eklenti (teferruat) niteliğinde olup olmadığı, bilirkişi incelemesi ile belirlenerek sonuca gidilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 02/05/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.