Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9552 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 28372 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ: Ankara 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 05/11/2009NUMARASI: 2008/1063-2009/1316Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu şirket hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatılmış olup, borçlunun başvurusu imzanın şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle takibin iptaline yöneliktir Takip konusu çek, 20.08.2008 tarihinde düzenlenmiştir. Dosya arasına celbedilen ticaret sicil müdürlüğü cevapları ile imza sirküleri ve ticaret sicil gazetesi örneğine göre, şirket yönetim kurulunun 08.07.2008 tarihli kararı uyarınca, anılan tarihi de kapsar şekilde 20 yıl süre ile S. Ş.in şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, TTK.nun 692/5. maddesi uyarınca, çekte keşide gününün belirtilmesi zorunludur. Bu zorunluluk anılan yasanın 708/son fıkrasında öngörülen "yukarıda yazılı müddetler, çekte keşide günü olarak gösterilen tarihten itibaren işler" yolundaki hükmün doğal bir sonucudur. Keşide tarihinin gerçeğe aykırı biçimde gösterilmiş olmasının çekin geçerliliğine etkisi konusunda TTK.nun "vade" karar başlıklı 707. maddesinin göz önünde tutulması gerekir. Anılan madde hükmüyle, yasa koyucu sonraki tarihli çeklerin geçerliliğini açık bir biçimde kabul etmektedir. Yasal ibraz süresinin başlangıç tarihi çekte keşide günü olarak gösterilen tarihtir. Bilimsel öğretide de kabul edildiği gibi, keşide tarihi senedin gerçekten tedavüle çıkarıldığı tarih olmayıp, üzerinde yazılı bulunan tarihtir. Bu durum çekin üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ya da sonra tedavüle çıkarılmasına olanak vermekte, dolayısıyla ibraz sürelerini kısaltmak veya uzatmak olanağı doğmaktadır. (11. H.D.'nin 07.05.1981 tarih ve 1981/1850-2241 sayılı kararı) (F. Öztan Kıy. Ev. Huk. S:1054)Somut olayda çekin keşide tarihi itibariyle şirket yetkilisinin S. Ş.olduğuna ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, imzanın adı geçenin eli ürünü olmadığının tespit edilmesine göre, mahkemece yukarıda yazılı genel ilkeler ışığında borçlunun isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, çekin 03.07.2008 tarihinde alacaklıya teslim edildiği ve imzanın anılan tarihte eski temsilci tarafından imzalandığından bahisle, sunulan tediye makbuzunun her zaman düzenlenebileceği düşünülmeksizin itirazın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdirSONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 19.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.