Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9538 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 28406 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: Ankara 15. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 22/10/2009NUMARASI: 2008/977-2009/1131Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibi üzerine mahkemeye başvuran keşideci borçlu tarafından, senet bedellerinden 7500 TL.si ödendiğinden bahisle kısmi itirazda bulunulmuştur.İİK.nun 169/a-1.maddesi gereğince icra hakimliğinde borçlu, borcun bulunmadığını veya itfa yahut imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ettiği takdirde itirazın kabulüne karar verilir. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, sunulan ödeme belgesinin takip konusu borç nedeniyle verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede takip dayanağına açıkça atıf yapılması zorunludur. Somut olayda sunulan ödeme belgelerinden sadece 10.09.2008 tarihinde banka kanalıyla yapılan ödemede, takibe konu edilen senetlerden 19.05.2008 vade tarihli senede atıf yapıldığı ve bu senede ilişkin senet bedelinin tamamı olan 4100,00 TL.nin ödendiği görülmektedir. Sunulan diğer ödeme belgelerinde ise takibe konu senetlere herhangi bir atıf bulunmamaktadır. Alacaklı vekilinin cevap dilekçesinde ve sonraki beyanlarında da 10.09.2008 tarihli belge dışındaki ödemeler kabul edilmemiştir. Bu durumda anılan belge ile yapılan 4.100,00 TL senet bedeli ve ferileri dışındaki kısma yönelik ödeme itirazının (İİK.nun 169/a-1 maddesi anlamında belgelendirilmediği için) reddi gerekir. İspat yükünü alacaklıya bırakacak şekilde eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru değildir.Kabule göre de İİK.nun 169-a/5. madde hükmüne göre takibin ödenen kısım yönünden durdurulması yerine iptaline karar verilmesi doğru bulunmadığı gibi, İİK.nun 169/a-6. maddesi koşullarında alacaklının kötüniyeti ve ağır kusurunun ne olduğu açıkça karar yerinde tartışılmaksızın takip alacaklısı aleyhine %20 oranı da aşılmak suretiyle %40 inkar tazminatına hükmedilmesi de isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 19.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.