Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9532 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 2931 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Şişli 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 02/03/2010NUMARASI: 2009/1464-2010/200Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 23.11.2010 tarih, 2010/14573-27223 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu ciranta vekili, aleyhlerinde yapılan kambiyo takibinde, çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı, ciro imzalarından birinin şirket yetkilisi A....A...’e ait olmadığı ve imzalayanların şirketi çekte yazılı meblağ kadar borçlandırmaya yetkileri olmadığı iddiasıyla itiraz ve şikayette bulunmuş, mahkemece sadece A... A...’ün 27.000 Tl'ya kadar olan çekleri imzaya yetkisi olmadığından bahisle takibin iptaline karar verilmiştir.TTK.nun 321.maddesi gereğince; şirketin temsil usulü, ana mukavelede özel temsil şartlarının kabul edilmiş olup olmamasına göre değişir. Kanunun emredici kurallarına uymak koşulu ile temsil usul ve şartları ana sözleşmede düzenlenebilir. Bu nedenle; temsil usulünü kanuni temsil usulü ve ana sözleşmeye göre temsil usulü başlığı altında incelemek gerekirse;a) Kanuni temsil usulü;TTK’nun 321/3.maddesi hükmüne göre, kanuni temsil usulünde temsile selahiyetli olanlardan ikisinin imzası temsil için yeterli olup, kanuni temsil usulünde en az iki kişinin birlikte hareket etmesi şartı ile şirketi temsile yetkili bulunan bütün idare meclisi üyelerinin temsilci sıfatı ile ticaret siciline tescili gerekli ise de, tescil işlemi temsil işleminin geçerlilik şartı değildir.b) Ana sözleşmeye göre temsil usulü;TTK’nun 317.ve 321.maddelerinde düzenlenen kanuni temsil usulü emredici nitelikte bulunmadığından, ana sözleşmede kanuni temsil usulünden farklı bir temsil usulü düzenlenebilir. Şirket ana sözleşmesindeki hükme dayanılarak temsil işlerinin tek bir üyeye veya ikiden fazla üyeye veya daha fazla üye ile murahhas üyenin yahut genel müdürün veya genel müdürle bir yahut daha fazla üyenin veya bir üye bir müdür, murahhas üye ile ticari vekillerin müşterek irade beyanına da bırakılması mümkündür (TTK.321/2). Birlikte imza ve irade beyanı şartı ile temsil yetkisinin şube veya şebekelere yahut merkez veya merkezle bir veya daha fazla şubeye hasredilerek bir sınırlama ile yetinilebilir. Bu temsil yetkisinin sınırlanmasının iyi niyetli üçüncü şahısları bağlaması açısından tescil ve ilanı gereklidir. Temsil yetkisi sınırlamalarını, iç muamelelerinde kabul eden, fakat tescil ve ilan işlemini yaptıramamış bulanan şirketin, birlikte temsil veya şube ve merkez işlemlerine hasredilmiş temsil yetkilerine uygun olarak yapılan temsil işlemlerinden, şirket ve iyi niyetli olmayan üçüncü kişiler de sorumludur..Öte yandan, TTK’nun 321/2.maddesi hükmü gereğince, temsil yetkisi sınırlamaları daha çok iş kolu veya miktar ayrımına göre yapılmış ise, ayrıca tescil ve ilan edilmiş olsa dahi iyi niyetli üçüncü kişiler açısından bir hüküm ifade etmez (örneğin, murahhas aza (A) hizmet akdinde, (B) ticari taahhütlerde, (C) resmi dairelerde şirketi temsil eder gibi). Bir başka anlatımla, şirketin iç meselesi olarak miktarla ilgili sınırlamalar da iyi niyetli üçüncü kişilere karşı geçersizdir. Durumun tescil ve ilan edilmiş olması da, sınırlamanın iyi niyetli üçüncü kişiler yönünden geçersizliğine engel değildir (Ord.Prof.Dr.Halil Arslanlı – Prof.Dr.Hayri Domaniç, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, III.cilt, s.666, Temel Yayınları, İstanbul-1989)Bu kurallar ışığında somut olayın incelenmesinde;15.05.2008 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinin incelenmesinde; birinci derece imza yetkilileri C...J... K.., G.. K.., F.. Y... K.., M... G...., İ... K... ve İ... Ş.. olup, A.. A..., M... A..., M.... K... ve M... D...’un ise ikinci derece imza yetkilisi oldukları, birinci derece yetkililerden herhangi biri ile ikinci derece yetkililerden herhangi birinin müşterek imzası ile 27.000,00 TL’ye kadar şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındıkları anlaşılmıştır. Bu yöndeki temsil sınırlaması bir iç mesele olup ticaret sicilinde yayımlansa bile miktarla ilgili sınırlama olmakla iyi niyetli üçüncü kişileri bağlamaz.O halde, öncelikle borçlunun çeklerin keşide tarihindeki tahrifat iddiasının incelenmesi, sonucuna göre de, şirket yetkililerinin kabul beyanına itibar edilmeyerek imzaya itirazları hakkında da İİK’nun 170.maddesi uyarınca usulünce inceleme yapılması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsiz olup mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken Dairemizce onanmasına karar verildiği anlaşıldığından onama kararının kaldırılarak mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ : Alacaklıların karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 23.11.2010 tarih ve 2010/14573-27223 sayılı onama kararının kaldırılmasına, Şişli 4. İcra Mahkemesi'nin 02.03.2010 tarih ve 2009/1464 E. 2010/200 sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 16/05/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.