Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9454 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 25064 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : Adana 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/07/2011NUMARASI : 2010/877-2011/399Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İİK.'nun 169/a-6 maddesinde; borçlunun borca itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklının, takip konusu alacağın %20 'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği düzenlenmiştir.TTK’nun 690. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 588/1. maddesi gereğince de; bono bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa yazıyla gösterilen bedele itibar olunur. Ancak bu kural rakam ile değer bildirilen bölümde tahrifat yapılmaması halinde uygulanır. Bono bedelinin hem yazı ve hem de rakamla belirtilen kısımlarında tahrifat yapılmış ve bilirkişi incelemesi sonucunda tahrifatsız bedel tespit edilmiş ise, bu tahrifatsız bedel üzerinden takibe devam olunabilir.Somut olayda borçlu tarafından, takip dayanağı bono bedelinin 30.000,00 TL iken 130.000,00 TL'ye dönüştürüldüğü iddiası ile mahkemeye gelindiği, mahkemece, yaptırılan inceleme sonucunda miktar k??smının 30.000,00 TL iken 130.000,00 TL'ye dönüştürüldüğünün tespit edilmesi üzerine, tahrifat nedeniyle senedin kambiyo vasfının kalmadığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiği görülmektedir.Bu durumda mahkemece yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler nazara alınarak, tahrifatsız kalan 30.000,00 TL üzerinden takibin devamına, bu miktarın üzerindeki kısım yönünden ise takibin durdurulmasına ve bu kısım üzerinden alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi gerekirken, tahrifat nedeniyle bono vasfı kalmadığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesi isabetsiz olup, aleyhe bozma yasağı nedeniyle hükmün takibin iptaline ilişkin kısmı temyiz eden borçlu aleyhinde bozma nedeni yapılmamış ise de, mahkemece borçlu yararına tazminata hükmedilmesi için kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26/03/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.