Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9412 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 24574 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Kartal 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 04/08/2011NUMARASI: 2011/634-2011/636Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İİK.nun 153. maddesinde; "İpotekle temin edilmiş ve vadesi gelmiş bir alacağın borçlusu icra dairesine müracaat1a alacaklısının gaip ve ikametgahının meçhul bulunduğunu veya alacağı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina ettiğini beyan ederse icra dairesi 15 gün içerisinde daireye gelerek parasını almasını ve ipoteği çözmesini alacaklıya usulüne göre tebliğ eder" hükmü yer almaktadır. İleride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ve MK.nun 851 ve 881. maddelerinde ifadesini bulan azami meblağ ipoteğinde (üst sınır ipoteği) borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazların ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosundaki limitle sınırlanabilir. MK.nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının bu limiti aşması mümkün değildir. HGK.nun 1989/11 -294 E. ¬1989/378 K. ve 24.05.1989 tarihli kararında da yukarıdaki kural benimsenmiştir. İpoteğin üst sınır ipoteği olması halinde borçlu sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 04.10. 1994 tarih ve 5193 yevmiye numaralı ipotek akit tablosunun incelenmesinde, ipoteğin limit ipoteği (teminat ipoteği) biçiminde kurulduğu ve ipotek limitinin 2.000.000.000- TL ( bugünün parası ile 2.000 TL ) olduğu görülmüştür. Bu durumda taşınmazın sorumluluğu ipotek limiti ile sınırlı olup, borçlu tarafından ipotek limiti olan 2.000 TL nin 31.03 .2011 tarihinde icra müdürlüğüne yatırıldığı ve çıkartılan muhtıranın alacaklıya 02.04.2011 tarihinde tebliğ edildiği, bu muhtırada ipoteğin 15 gün içerisinde çözülmesi ihtarında bulunulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, anılan madde hükmü doğrultusunda icraya yatan paranın alacaklı namına hıfzına ve ipotek kaydının terkinine karar verilmesi gerekirken borç miktarının tespitinin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26/03/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.